içinde

Olmadı bence.. 😶🤐

Nedenini hiç bilmediğim, işin doğrusu zerre kadar da umursamadığım bir nedenle sevmiyor ve hatta bunun da ötesinde doğudan nefret ediyor bizden bu adamlar, bu şehir, bu camia.

Kendilerinden göz göre göre şampiyonluk çalmış olan sarıların lacivertinden bile etmedikleri kadar hem de..

Normal bir spor karşılaşmasında olması gereken, olmaması garip karşılanacak bir rekabet hissinden öte. Düpedüz “düşmanca” bir hoşnutsuzluk, adeta. 

Ama sıradan bir taraftar olarak tarihin sayfalarına gömülüp bu duygusal travmanın kökenine inmeye ve nedenlerini araştırmaya niyetim de yok, vaktim de.

Nihayetinde ortada olan bir gerçek var: Sevmiyorlar bizi.

Tesadüf işte, tv karşısına oturduğum anda Hoca’yla maç önü konuşmasına başlamak üzere stada bağlanmıştı yayıncı kuruluş. 

Röportaja başlar, giriş cümlelerini sarf ederken spiker, baktım Hoca’ya.

Belli bir yaşın üstündeki her fani gibi ufalmış, küçücük kalmıştı.

Yüzü buz gibiydi. Kanı çekilmiş, kararmıştı adeta. 

Akıl almayacak kadar gergindi.

“Korkuyor!..” diye düşündüm. Konuşmaya başladığında da haklı olduğumu anladım.

Kendi de söyledi zaten gergin olduğunu.

Her zaman olduğu gibi sorulara dolambaçlı cümlelerle ve gereğinden uzun bir şekilde yanıtlar verdi. Ama görünen şuydu: Gücümüzü biliyordu. Takımına güvenmiyordu. Hazır olmadıklarını düşünüyordu. Ve ilk maçında ters bir sonuç almak istemiyordu. 

Ekrandaki tedirgin, gergin, ürkmüş, güvensiz adama baktım. İçim buruldu.

“Haksızlık bu!..” dedim kendi kendime. “Böyle bir yer olmamalı bu dünya..”

Sonra, yine aynı üzüntüyle cevap verdim kendime: “Hayır..” dedim, “Tam da böyle olmalı belki de, bu dünya..”

Bilen bilir, sevmeyen dostlarımı kırmamak için abartmamaya gayret etmiş olsam da Hoca’yı sevdiğimi kimseden saklamadım bugüne kadar. 

“Bize yaşatmış olduğu başarılar nedeniyle” sevdim elbette. Babamın oğlu olduğundan değil. 

Hatası, günahı, kusuru yok muydu? 

Olmaz mı hiç? Tonla hem de.

Kimin yoktu peki?

Neyse, anlamsız patikalara girmenin, akıntısı bol sularda kulaç atmanın manası yok. İşimize bakalım biz. 

Dediğim gibi severdim.. Ve hala seviyorum.. Düzgün bir insan ve başarılı bir TD olduğunu düşünüyorum. 

Söylemek istediğim, fena halde favoriydik biz bu maçta. Rakip de korkuyordu bizden, Hocası da..

Ve zaten ŞG dışında kim olsaydı karşımızda, ezer geçerdi Trabzon’u Beşiktaş

“Hoca’nın dokunuşları” olmasaydı, sevgili dostum @deliziya’nın da söylediği gibi sakatlıklarla boğuşan uyumsuz adamlar topluluğuna dönüşmenin arifesindeki bitmiş tükenmiş bu takım direnemezdi karşımızda zaten bu gece. 

Öte yandan, ihmal edilebilir düzeyde olmakla birlikte bu “başarısızlıkta” bizim teknik ekibin de olumsuz manada etkisi/katkısı vardı sanıyorum.

Her ne kadar, oynanmış bir maçın ardından geriye dönüp bakıldığında ilk 11 ve sonraki değişiklikler konusunda her taraftarın söyleyeceği bitmek tükenmek bilmez yüzlerce/binlerce laf olsa da GvB oturmuş kadroyu koruyarak çıkartsaydı takımı sahaya, daha farklı bir sonuca doğru gidebilirdi belki de maç.

Oyunu okuma konusunda pek de iddialı olmasam da önde İmmo’nun yalnız kalması dikkatimi çekti benim.

Orta sahada yeterince güçlü olamadık. Maç boyunca topa daha çok sahip olsak da hücum hattını sağlam ve net paslarla besleyemedik. Rakibin savunma duvarının arkasına adam kaçıramadık.

Kasığındaki sakatlık manasında bir sorunu olmalı ki, Semih’le başlamadı maça GvB.

Joao da henüz takımla tam bir uyum sağlamış gibi görünmedi.

Bu iki eksiğin dışında, fazlaca bir hatamız yoktu sanki, en azından sahaya sürülen kadro manasında. 

Gerisi anlık hatalar, kişisel zaaflar; bireysel ve bir bütün olarak gücü sahaya yansıtarak oyunun akışını lehimize çevirme manasındaki eksiklikler..

Spordur bu.. Olur bunlar.

Yalnız, dikkatli olmamız gereken bir konu var ki, altını çizerek söylemezsem olmaz: 

Bu “yenilginin” ardından, önümüzdeki ilk maçta sağlam bir isyan elzemdir.

Hani, bu maç öncesinde, hafta içinde sevgili dostum @deliziya’ya söylemiştim ya “ŞG ters herifin tekidir. Trabzon’dan değil, Hoca’dan korkarım..” diye.. 

Hah işte, tam da öyle..

Bugünden sonraki ilk maçta silkinip sağlam bir reaksiyon sergilemek, yola devam manasında çok ama çok büyük bir önem taşıyor, bence.

Selamlar, sevgiler, saygılar..

Hamiş: Öncelikle Şirin Baba’mızdan, şööyle sağlam tarafından, tam da eski günlerde olduğu gibi bir maç sonu yazısı beklediğimi söylemezsem olmaz.

Ali Berber yazmasa da olur :))))

(vallahi yalan..)

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin