içinde

36 yaşında, ceketsiz öldü Orhan..

Çetin Altan, 1950’nin son baharında aldığı acı haber sonrasında ilk hissettiklerini şu şekilde kaleme alıyordu:            

“Orhan veli öldü. Ben bu satırları yazarken Orhan istanbul morgunun teşhir masası üzerinde yatıyor..  36 yaşında öldü Orhan.

Türk şiirini kökünden sarsmış, yüzlerce şairi tesiri altında bırakmış genç yaşta pek az kişiye nasip olan bir şöhret kazandı. Orhan başka bir millette doğsaydı milletlerarası bir şöhrete de ulaşırdı. Son zamanlarda işittiğime göre ceketi olmadığı için gömlekle dolaşıyormuş. Onun yüzde biri kadar sanatkar olmayanlar hatta insan olmayanlar bugün genel müdürlüklerde sefirliklerde sefa sürüyorlar ve Orhan ceketsiz öldü.”    

Genç yaşta aramızdan ayrılmış olmasının hissiyatı mı..
Yoksa ölümünün hemen sonrasında yazılmış bu satırların ardından 70 yıl geçmesine rağmen hala daha bazı şeylerin değişmediği görmek mi DAHA ACI..  Bilemiyorum.. Lakin..

Şiiri “Yeryüzündeki tüm kuşları aynı anda havalandırma hareketi” olarak tarif eden, hüzün yada yalnızlık dahi olsa bütün ayrıntıları gözLemleyebilen ve etrafını dikkatle süzmesiyle meşhur bir şaire kaderin cilvesi olsa gerek ki;
1950’nin 10 Kasımında, o çok sevdiği, şiirlerinde sıklıkla yer verdiği, “kendi kendine gülümseyerek” yürüdüğü sokakların birinde bulunan bir çukura düşmesi ve 4 gün komada kalması sonrasında, 70 sene önce bugün, 36 yaşındayken kaybettik kendisini..

Evet kayıtlara geçenler bunlardı.. Lakin.. 

Bizdeki Orhan başka.. O bizde ancak bizim gibi değil.. Ölümü  bile başka Orhan’ın..

O, Fazla şiirden ölebilen nadir insanlardan.. Evet, Ta kendisi..
Fazla şiirden ölen, bakışları gibi ruhu da hüzünlü adam, Orhan… 

İyi ki geçtin buralardan..

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. biliyorum, kolay değil yaşamak,
    gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
    yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
    gündüzleri gün ışığında ısınmak;
    şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
    yan gelebilmek çamlıca tepesine…
    -bin türlü mavi akar boğaz’dan-
    her şeyi unutabilmek maviler içinde.

    biliyorum, kolay değil yaşamak;
    ama işte
    bir ölünün hala yatağı sıcak,
    birinin saati işliyor kolunda.
    yaşamak kolay değil ya kardeşler,
    ölmek de değil;

    kolay değil bu dünyadan ayrılmak