Son 20 günlük süreçte yaşadıklarımızı toplumumuzun genetiğine işlemiş olan tuhaf alışkanlıklardan bağımsız düşünmek çok da mümkün değil. Yaşam içerisinde, bindiğimiz arabalarda, yemek yediğimiz yerlerde, tercih ettiğimiz giyim mağazalarında, işyerlerindeki yöneticilik departmanlarında hatta aile içinde anlam veremediğim bir kibir kapladı insanları. Sahip olduğumuz koşulların çok ötesinde yaşamlar sürme eğilimiz zirve yapıyor. Hiçbir şekilde mütevazı olamıyoruz. Mütevazı olamayışımız, kendimizi en zeki, en becerikli, en yakışıklı, en güzel gibi ”en” lerle nitelememize neden olmakla beraber bu durum, kati suretle eleştiriyi saldırı gibi algılamamıza ve eleştiri yönelten insanları bizi çekememekle itham etmemize neden oluyor. Ruhumuza yerleşmiş öyle bir köylü zihniyet var ki, (bu köylü zihniyeti köylü insanlarımızı aşağılama maksadıyla yazmayacağımı bilirsiniz, anlayıştan bahsediyorum) bu anlayış, hem tutumlarımıza, hem hayata bakışımıza hem de karşımızdaki insanlara değer biçmede sürekli öne çıkıyor.
İçimize yerleştirilmiş bir başka dinamitten daha söz etmek gerek. Bu dinamitin adı ”BAŞINDA BİR BÜYÜK OLMADAN HİÇBİR HALT BECEREMEZSİN” anlayışıdır. Bu anlayış da, toplumsal bazda bağımsız hareket edememe, aklını kiraya verme, desteksiz, torpilsiz başarı elde edememe gibi kanserojen alışkanlara sebebiyet veriyor. Cemaat, tarikat, dernek, vakıf ve hatta parti üyeliklerinin nedenlerini dahi bu bağlamda ele almışımdır çoğunlukla.
Meseleyi Beşiktaş’a bağlayacağım elbette. Yazı biraz yönetim eleştirisi içerecektir. Bu eleştirinin tez zamanda yapılması da icap etmektedir. Yoksa yakın zamanda yaşadığımız Fikret Orman faciasını yeniden yaşama ihtimalimizi hiç de az görmüyorum..
1. Sezon başında çok elverişsiz koşullarda göreve başlayan Çebi yönetimi, özellikle takım bütçesini doğru bir şekilde düşürme, kısa vadeli borçlar için cebinden ödeme yapma, yakışıklı bir taraftar dayanışması ile kaynak oluşturma gibi doğru hamleler yaptı. O dönemde de hemen hemen bütün demeçlerinden rahatsız olsam da, bu demeçlerin kibir, tek adamlık, sadece ben bilirim durumunu içermediği için, BİZ öznesini bolca duyduğum için sorun etmedim. Bugün başkan ”benim futbolcularım, benim taraftarım, benim teknik direktörüm” sözleriyle fitili ateşledi. Mübarek olsun..
2. Bir önceki yılın pahalı oyuncuları gönderilip, TAMAMI soru işareti barındıran oyuncular verildi Sergen Yalçın’a. Kadro ile ilgili detaya girmeyeceğim. Kısa yoldan şunu söylemek durumundayım. YERYÜZÜNDE BU KADROYU, HELE HAKEM VE MEDYA ÖRGÜTLENMESİNİN EN YOĞUN OLDUĞU TÜRKİYE’DE ŞAMPİYONLUĞA TAŞIYABİLECEK BİR BAŞKA ADAM YOK! Bakın bu iş bir mucize değil, bu iş çok büyük bir mucize diyorum. Hiçbir mazeret üretmeden, ağzını açmadan, hakemlerle, federasyonla ve hatta medyayla tek başına mücadele eden bir adamdan söz ediyorum. Emre Kocadağ dışında mantıklı laf üretebilen bir başka insandan destek bulmadığını söylüyorum. Bu başarının tekrar etmesi mümkün değil diyorum. Bu gerçek ortadayken, Sergen Yalçın’la çalışmak kolay iş değil açıklamasını delirerek okuyorum. Sergen Yalçın’ın dünden bu yana keyifsiz duruşunu da hayra yormak istiyorum.
3. Göztepe maçının bitiş düdüğü ile sahaya dalan, hocadan önce omuzlara alınan, o düdükten sonra en az 8 kanala röportaj veren bir başkan portresi belirirken, Göztepe ve Antalya maçlarının sonlarında 2’şer dakikalık konuşma yapan Sergen Yalçın görüntüsüyle karşılaşıyorum. Sayın başkan, SENİN SAHANIN ORTASINDA OMUZLARDA NE İŞİN VAR ALLAH AŞKINA! diye soran bir tane yorumcu görememenin de öfkesini taşıyorum..
4. Bugün Beşiktaş’ın gerçek taraftarını stadın dışında bırakıp, protokolü birilerinin amcaoğullarını, birilerinin teyze kızlarını akredite ederek dolduran kim varsa hakkımı helal etmiyorum..
5. Ve son olarak kupa merasimindeki görüntüden bahsedeceğim. Kupa töreninden yarım saat sonra Atalanta- Juventus kupa finali oynandı. Sadece o kupa merasimine bakmak yetecek bugün ortaya çıkan rezilliği anlamak için.
Yazdığım bütün maddeler, ilk bölümde bahsettiğim, toplumun genetiğine işlemiş kusurlarla ilgilidir. Başarının arslan payını kapmak, kendine yontmak, karşıdakini yok saymak ve en büyük adam olma hastalığının neticesidir.
Fikret Orman’ın biz yaptıktan, ben yaptım mertebesine geçişini hatırlatan bu benzerlik, umarım başkana fısıldanır. Yoksa aynı kötü filmi ikinci kez izlemek, çok bünyede hastalık tetikler..
İyi geceler..
???✍?
Teşekkür ederim kardeşim..
Tam katilmiyor ve badka bir pencereden bakiyorum ve uzuuunca yazacam
Katılmayacağını biliyordum 🙂 Uzunca yaz, keyifle okurum..
Serdarım hoca ve ekibi tevazu gösterip oyuncuları ön plana çıkarmak için -ilk anda- arkada kalmışlar gibi görünüyorlar. Anlık bir enstantane sanki… o kravatlı adamların da -risk alan, sorumluluk alan- üzerlerinde oluşan baskıya karşın oluşan coşkuyu da normal karşılamak lazım… sonuçta başarılı oldular, sevinmek haklarıdır. Tek sıkıntı tören organizasyonunu bir türlü beceremeyişimiz, bunu da gene en iyi bizimkilerin yaptığı ortada. Biraz fazla seviniyoruz galiba; coşkudan ne yapacağımızı şaşırıyoruz:))
Neydi bu sene öne çıkarılan sloganımız: Aile… bu heriflerde ailenin bir parçası, öyle bakmakta fayda var. Genel geçer kanı neydi: büyük takımların yöneticisinin ön planda olmaması gerekir. Dün çıkan resimdeki kravatlıların 1-2 si dışında tanınanı yok; demek ki yavaştan istediğimiz oluyor:)
Bide böyle düşünelim:))
Hah işte ben de bundan bahsediyorum Ferhatım 🙂 Hoca ve yardımcılarının bu ince düşünceyi sergilediği yerde ”godamanların” kareye girmek için birbirlerini ezmelerinin eğretiliğinden bahsediyorum 🙂
Serdar hocam fark ettin mi bilmiyorum ama hem ligi hem şampiyonluğu aldığımızda resmi sosyal medya hesaplarımız bütün futbolcuların üst üste olduğu en üstte de Sergen hocanın olduğu ama yetmeyip daha da üst kısma başkanın konulduğu fotoları herkes görmüştür .?anlatacaklarım bu kadar ?
Anlatacakların, ”köküne kadar” anlaşılmıştır kardeşim 😉
Sevgili kardesim serdar;toplumumuzun yasam ve düsünce seklini (kibirli olmak,sahip oldugumuz imkanlarin üzerinde bir yasam arzusu,vs.)okadar güzel anlatmissinki deyme profesör bunu bu kadar güzel anlatamazdi.eline yüregine saglik.yönetici kismina gelince;onlarda zamninda büyük fedakarliklar yaparak bu külübün basina geldiler,biraz abartsalarda onlarinda sevinmek haklari birak birazda onlar sevinsin.anlar gönüllü askerler. tek cikarlari birazda kendilerinin reklamlarinin yapilmasi.ANC de hicbir zaman fikret orman olmaz merak etme.cok güzel yazmissin tekrar eline emegine saglik.
Bir yazıya ya da fikre katılmamak, bu muhalifliği sergilemek bu kadar ince, bu kadar harikulade yapılmamalı be hocam 🙂 Güzel yüreğinden öpüyorum..
TİYATRO’ DA İLK SAHNE’DE
DUVARDA BİR TÜFEK VARSA;
İLERLEYEN SAHNELERDE MUTLAKA PATLAR.
Anton ÇEHOV
Harikasın, harikasın, harikasın… Bu forum çok başka..
Yorumunu okurken “Parayı veren düdüğü çalar” atasözü aklıma geldi kardeşim. Toplumun genetiğine işlemiş özelliklerini bu gibi atasözlerinden daha iyi ne anlatabilir. Çok doğru tespit ve uyarılar yapmışsın. İnşallah yönetim kadrosu bu yapıcı eleştirileri duyar ve “kulağına küpe” yapar…
Çok teşekkür ederim kardeşim. Hepimizin tek temennisi geçmişi tekrar yaşamamak..
Çok güzel yazmışsın . Eline sağlık. ?
Eyvallah can Pascal. Yüreğine sağlık kardeşim..
Büyük bir camia sadece futboldan ibaret değil.Arka planda binlerce kişinin ekmek yediği ,çalıştığı bir organizasyonda yönetici kadroların olması ve bunlarında Şampiyonluk Kutlamalarında bir kaç resimde öne çıkması beni açıkcası çok rahatsız etmedi.O insanlarda bizim insanımız kim bilir nasıl özverilerde bulundular.Bizim bilemediğimiz ne fedakarlıklar yaptılar hem maddi-hemde manevi olarak.Tamam bu takımda futbolcular önemli ,teknik ekip önemli ama bu işin arka tarafıda var
Ben mevzuyu salt şampiyonluk karesine girme mücadelesi olarak görmüyorum dedem.. Sadece içimde beliren kötü hisleri sizlere dökmek istedim. Son 20 gündür bi tuhaflık var. Umuyorum ki, bu tuhaflıkların tek sebebi kazanılan olağanüstü zaferlerin zafer sarhoşluğudur.
Böyle çoşkuların olduğu yerlerde bu tip hareket eden tipler ,kraldan fazla kralcı olan tipler mutlaka olacaktır.Ben şu işler biraz durulsun herşey yerli yerine oturur düşüncesindeyim.Millet bir tatilini yapsın kafalar boşalsın tüm o tipler ortadan kaybolur