“Yanıma -şişerse diye- 3 tüfek bırakın, bir kasa da mermi. Ben onları oyalarım, siz kaçın kurtarın kendinizi..” desem, olmayacak.
“3 kasa bira bırakın, biraz da çerez, çekirdek vs atıştırmalık..” desem, onu da biliyorum siz vermeyeceksiniz.
Yani arkadaşlar, benim halim harap. Siz gidin. Bırakın burada beni.
Bugün(ler)e kadar futboldan böğğk gelmişti, oturup seyredemiyordum -Beşiktaş’ınkiler dışında- hiçbir maçı.
Şükürler olsun(!!) ki şimdi, artık, Beşiktaş’ın maçlarını da seyredemiyorum.
“Yaş nedeniyledir(32)” diyorum kendi kendime, “büyük bir ihtimalle”.
Sonra durup düşünüyorum. Kim bilir, Oynanan oyun keyif vermiyordur, belki de..
.
Twitter’da da yazdım yazdım sildim.. Söyleyemedim.. Olmadı, dile getiremedim.
10. dk’dan sonra dengeyi kurup kilitlediler bizi. Kıramadık bu baskıyı. Mücadele etmedik. Koşamadık. Oyun aklımızı koyamadık ortaya.
30. dakikadan itibaren dikkatim dağılmaya başladı.
35’ten sonra sıtkım sıyrıldı. Oyundan, ekrandan, akıp giden görüntülerden koptum.
Neyse ki son saniyede atılan golle kendime gelir gibi oldum.
Yediğimiz -uyuz atakla gelen- salak golle yıkıldım.
Seyrettiğim oyunla bu maçın dönmeyeceğini adım gibi biliyor olsam da bir umut deyip izlemeye devam ettim. Keşke etmeseydim.
.
Kötü oynuyoruz arkadaşlar.
Hakem, evet. Kırmızı olmalıydı, doğru. Hatta son dakikadaki kırmızıdan da önce Muçi’nin bileğine basan Saidu da kırmızı görmeliydi, eyvallah.
Ama kötü oynuyoruz hocam.
Bu takımın oyunu Trabzon maçıyla birlikte bozuldu, inişe geçti.
Antep maçıyla birlikte de (hoca) zırvalamaya başladı.
Avrupa maçlarının tamamında da zırvalamaya devam etti.
Frankfurt maçında iyiydik, eyvallah, ama gol gelmedi.
Lyon maçında gol geldi, ama kötüydük.
Hala kötüyüz.
Takım kötü. Kenar da kötü.
Henüz 11. haftada puan farkı 8 olur mu kardeşim?
“Ligin boyu uzun”.. “Daha bilmem kaç hafta var”.. “Bu köprünün altından çok sular akar..” hepsi doğru ama hepsi de hikaye.
Gerçek olan şu: Gidişat kötü.
Alınan skor değil sıkan canımı. Oyunumuz kötü.
.
Bu kötü oyunun sebebi, sorumlusu hakemler midir, oyuncular mıdır, hoca mıdır bilmem.
Ben sıradan bir taraftarım. Gördüğüme bakarım.
Hani Bektaşi’yi görmüşler, içiyor. Sormuşlar.
* Baba erenler, içiyorsun?
* Evet!..
* E, daha dün ant içmiştin?
* Ben bir garip ademim a dostlar. Mey bulursam mey içerim. Bir şey bulamazsam ant içerim..”
Ben garip kardeşiniz de Bektaşi misali. İyi oyun izlersem över, göklere çıkartırım. Göremezsem keyfim kaçar, yerin dibine girerim.
.
Oyun kötü.
E şimdi oyun kötü olunca, kimse kusura bakmasın ama Hoca da nasibini alır bu işten.
Yapılanıyoruz.. Sabretmek lazım.. Milne de böyleydi filan, tamam.
Ama ortadaki meselenin tutulacak tarafı yok.
Hoca gitsin mi? Gitmesin.
Kalsın mı? Kesinlikle kalsın.
Ama kendisi de biraz çeki düzen versin, kendine.
Çünkü gidip gitmeyeceğinin kararını hoca kendi verecek, kendi içinde.
Sevdiğim bir fıkradır:
Genç kız yatağında, uyuyormuş.
Rüyasında pencerenin açıldığını, içeri iri yarı, çıplak bir adamın girdiğini görmüş.
Korkuyla toparlanıp sormuş, “Kimsiniz? Neden geldiniz? Ne yapacaksınız?..”
Adam boynunu büküp konuşmuş.
“Valla rüya sizin rüyanız hanımefendi. Siz ne isterseniz onu yaparım..”
.
Bu rüya Hocanın rüyası arkadaşlar.
Bizlik bir şey yok.
Gidişatın nasıl olacağına kendisi karar verecek
Maalesef bu senede dükkanı erken kapadık.
Aslında omurgayı….. Kaleci, stoper, 6-10-9 numaraları doğru oyunculardan kursak, hadi sabredelim 2-3 senede yanlarına monte edeceğimiz oyuncularla takım bir yere gelir.
Ama biz omurgayı da 30 üstü hatta 32-33 üstü oyunculardan kurduğumuz için adamların bir sonraki sene oynayıp oynamayacagi belli değil.
eline emeğine sağlık abi bence sorun hocanin van gaal dick advokaat gibi asiri disiplinli olmasi , dedigim dedik sen sunu sunu yapmazsan oynamazsin örnek semih icin söyledikleri o biliyo niye oynamadigini aciklamasi bunu teyit ediyo , kaleci haric diger oyuncular durmadan yer degistirip bir sabit pozisyonlari kalmadigindan , dedigin maclar sonrasi hepsi devsirme oyuncu oldu , hadi anlarim sakatlik vs bir iki oyuncu baska yerlerde oynar ama bizde bu yok , hocanin ben oyuncu degistirererk oyun icinde taktik degistirme yerine oyun icinde oyuncu yerini degistiririm demisti aslinda cok cok iyi bi plan ama onu uygulaman icin elindeki kadro real barca bayern kadrosu olursa yaparsin , bizdeki oyuncular onlari yapacak olsalardi zaten bizde olmazdi , birde mario geldiginden beri takim icinde cöküs daha da hizlandi cünkü marioya yer acicam diye orta saha vs darma duman oldu , ben hocayi felix magath a benzetiyorum bugün bile bir oyunu cikip ben felix magath i seviyorum demez disiplinli iyi hoca ama bir daha onunla calismak istemem derler , maalesef bizde de ayni durum var gibi iyi hoca düsünceleri iyi ama uygulama sifir ve takim ondan kopmus , avrupa kafasi bu hoca disiplinden vazgecmeyecek sifir taviz ile devam ederse 2 3 mac sonrasi lig biter bizim icin
Takım oyunundaki gerilemeyi kronolojik gelişmelere bağlamak istemem ama olaylar N’dour ve Joao’nun kadroya katılmasıyla başladı, sanki..
Bilemiyorum..😐😕😔🤐
@ilgrandeturco
onlar etkeni de isin üstüne tuz biber oldu abi