içinde

Benim gördüklerim..

Tek başına -bu gece oynanmış olduğumuz- bir maçın sonucundan bağımsız olmak kaydıyla söylüyorum:

Eksik/meksik hikaye anam..

Bu takımı (Ajax) yenmemiz mümkün değildi, 

Ve zaten o sebeple de yenemedik..

Elbette bilimsel bir yanı mevcut olmakla birlikte, İçindeki temel malzemenin insan olması hasebiyle sporun da bir sosyal yanı vardır..

Ve sosyal olaylar söz konusu olduğunda da, hareket noktanıza göre değişecek olan çok sayıda bakış açısı ve har bakışa göre onlarca doğru mevcuttur..

Yani, bu konu üzerinde söylenen her söz, belli bir miktarda doğruluk payına sahiptir..

Maçı 2 – 0 gibi kabul edilebilir(???) bir skorla kaybettik..

Elbette yanılıyor olabilirim ama bana kalırsa, tam takım olarak da çıksak -büyük bir ihtimalle- yine kazanamazdık biz bu maçı.. 

Çünkü,

Bu akşamki Ajax, son senelerde izlediğim en hızlı/seri/çabuk ve isabetli pas yapan ekiplerden biriydi..

Ve bu tempoya bizim ayak uydurmamız pek (ve aslında hiç) kolay değildi..

Ajax’ın bu seviyeye varmış olmasında elbette bir “yetenekli oyuncular grubu” olmasının payı var..

Ancak bu başarıdaki asıl -ve en büyük- pay, belirli bir sistem üzerinde bıkmadan usanmadan günler/haftalar/aylar/yıllar boyunca yapılan çalışmalara aittir..

Bu çalışmaların sonucunda ulaşılan seviyenin adıdır Ajax.. 

Takımımız Ajax’la kafa kafaya oynamaya çalıştı..

Bunu, oyunun bazı bölümlerinde -daha fazla- başardık,

Bazı oyuncularımız yeterince iyi olmamakla birlikte bazıları ellerinden gelenin fazlasını yaptı..

Özellikle gençlerimiz bizi şaşırtacak ve çok sevindirecek kadar iyi oynadı..

Kalecimiz başarılıydı..

Bazı pozisyonlarda -doğruya doğru- futbol şansı yanımızdaydı..

Hakem, her nedense, ev sahibi ekibe daha yakın duran bir ruh hali içindeydi,

Ve çok güzel bir şekilde çıkıp, büyük bir başarıyla noktaladığımız atak sonucunda attığımız golü geçersiz saydı..

Vesaire, vesaire..

Eyvallah..

Ama, bütün bunlara karşın, biz (yine de) Ajax’ı yenemezdik bu gece..

Ya da, tabii ki sporda imkansız denilen bir şey olmadığı için, belki de yenerdik,

Ama bu sadece bir gecelik/bu gecelik bir başarı olurdu.

Bizi Ajax seviyesine çıkartmazdı bu galibiyet..

Örneğin biz, 2002’de Dünya Kupası 3.sü olduk. 

Ama bu üçüncülük sadece o yıla ait bir başarıydı..

Biz, futbol seviyesi anlamında, dünyanın 3 numaralı ülkesi olamadık, asla.. 

Bu geceki Ajax takımı, bıkmadan usanmadan yaptığı çalışmaların hasadını toplayan bir görüntü içindeydi..

En sıkışık pozisyonlarda araya attığı sert, seri ve isabetli paslarla başımızı döndürdü, bunalttı bizi..

Tam kadro çıkabilmiş olsak, belki daha farklı bir görüntü çizebilirdik, doğru..

Lakin Ajax’ı, Dortmund’u ve Sporting’i evlerinde ve dönüş maçlarında kendi evimizde, evire çevire yenebilmek,

Ve bu başarıları (tam olarak bu ölçüde olmamakla birlikte) buna yakın seviyelerde her sene, her sene tutturabilmek için gerçekten 40 fırın ekmek yememiz lazım..

Başlangıç noktası olarak Sergen Yalçın, çok doğru bir isim, bence..

Bu adamla, daha doğrusu bu anlayışla, hiç sapmadan, yön değiştirmeden yıllar boyu devam etmemiz;

Öz kaynak düzeninde ve Futbol Akademisi anlayışında bu işte başa güreşen ülkelerle işbirliği yapmamız,

Kardeş kulüplerle Teknik Adam ve oyuncu alışverişi içinde olmamız, 

Kulübümüzün bir Futbol Sistemine sahip olması için bu işbirliği çerçevesinde yabancı kulüplerden destek almamız halinde,

Bu yolda hiç sapmadan ilerleyebilmemiz şartıyla,

Gelecek 10 yıl içinde Avrupa’nın başat kulüplerinden biri haline gelme ihtimalimiz olur..

Yoksa, gündelik başarılarla idare etmeye;

Kazandığımızda çılgınlar gibi sevinmeye, 

Kaybettiğimizdeyse deliler gibi dövünmeye devam ederiz..

Bu şekilde devam edersek eğer, bir gün, denk geldiğinde Hollanda’ya 4 atarız mesela..

Ne var ki akabinde Hollanda bize evire çevire 6 attığında da küfeden düşmüş karpuza döneriz..

E, peki canım, dönersek dönelim… N’oolur yani?..

Hiçbir şey olmaz, olmasına.. da..

Yazık olur..

(Sivas maçı!.. Ammm-mann abi!..)

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Sivas macida zor…!! Dovunmuyoruz ama.. Sabir edecez.Goruntu bu.Zaten baska bir secenekte yok gibi… Fisek gibi bir takim..Ve hepsi sakat.Besiktasimizin klasik bir sezonda yasanmasi mumkun olmayan 12 sakatlik hepsi birden ilk 5 haftada meydana geldi.. Olasiligi nedir acaba?? Ve bunun Sampiyonlar liginin en kritik ilk maclarina denk gelmesi…!!!!! Bu sezonun da bir hikayesi olacakti..Bekleyip gorecez.Ama ne yalan soyleyim,icim kipir kipir.Su takimi hep beraber bir izlemek nasip olsa..???