içinde

Bir Gariplik Var..

Hani olur ya bazen,

Tarlada, inşaatta, denizde, dağda, yolda ya da bir fabrikada çalışan bir makinanın yanındasınızdır..

Ya da misafirliğe gitmişsinizdir..

Her şey normaldir, göründüğü kadarıyla..

Tıkır tıkır işlemektedir her şey, tam da olması gerektiği gibidir..

Ama görünen, duyulan, şahit olunan hiçbir şey olmasa da bir terslik vardır ortada..

Ters giden bir şeyler vardır.. Görerek değil, hissederek anlaşılabilecek bir şeyler..

Makinanın çalışmasında, misafir gidilen evin erkeğinin eşine ya da eşinin erkeğine davranışlarında, anlamlandıramadığın ama ters gittiğini hissettiğin bir şeyler..

Aynı durumdayım..

..

Bu kez çok geçe kalmadan ve önceki yılın iskeleti de fazlaca bozulmadan iyi bir takım kuruldu..

Geçen yıldan takımı tanıyan hocayla sağlam bir kamp dönemi geçirildi..

Takım lige harika bir giriş yaptı..

Tek kulvarda yürüyoruz, haftada bir maç yapıyoruz, takım fazlasıyla dinleniyor..

Taraftarlar tribünleri dolduruyor,

Ama takım her geçen hafta, giderek daha fazla ve hızla düşüyor..

Saçma bir sezondayız ve akıl almaz olaylar yaşamaktayız, kabul..

Ama sporun her dalında olmaz mı zaten böyle şeyler..

Hakemler, yayıncı kuruluş, medya, algı mühendislikleri.. Kulübü, takımı, hocayı, tek tek oyuncuların her birini yıpratma/değersizleştirme çabaları.. Tümü mevcut bunların, amenna..

Bir tür çoklu organ yetmezliği yaşıyor gibiyiz, sanki.. Eyvallah(!!)

Ama zaten başarı için bütün bunların hepsine ve aynı anda tümüne karşı koymak zorunda değil miyiz biz, eğer şampiyon olmak istiyor isek?..

Bir gariplik var ortada..

Ne olduğu belirdiz bir terslik..

Bu tersliği açıklamak için söylenebilecek her söz doğru.. Evet desen de haklısın, Hayır desen de haklısın konumundayız..

Yönetimde, açığa çıkmayan (ekonomik?.. politik?.. camia içi çekişmeler?..) bir şeyler dönüyor..

Hocada isimlendirmesi kolay olmayan bir problem var..

Oyuncular arasındaki birliktelikte garip giden bir şeyler mevcut..

WW, Muleka, N’Koudou, Cenk, Josef, Gedson her an kayış atabilir bir havadalar gibi geliyor bana..

Kalecilerin durumu fecaat..

Ersin çok kötü, Emre(canım yavrum) çok genç, çok tecrübesiz, Utku tff’ye bildirilmedi, Mert ne durumda belli değil..

Kale olmayınca hiçbir şey olmuyor..

Maaşı konusunda kaleci haklı, Bu kaleciye bu para bile fazla diyen yònetici haklı, Lan oğlum ne yaparsanız yapın  sezon gidiyor diyen taraftar haklı  herkes haklı..

Karamsar mıyım, vallahi evet, öyleyim..

Durum, an itibariyle, hocanın da elinden, hakimiyetinden çıkabilecek bir noktaya evrilebilir gibi geliyor bana.. Her an, her dakika..

Takım müthiş aslında.. Mike Tyson gibi ağzının ortasına koyduğunu oturtacak bir güçte.. Ama  aynı Tyson gibi, umulmadık maçlarda umulmadık rakiplere karşı puan kaybediyor.. 

Karşımızda kum torbası değil, etli canlı kanlı rakipler var çünkü..

Dünkü maçın kimi yerlerinde gözlerim kapandı, uyudum ben, hayatımda ilk defa..

Kötü oynuyoruz, canlı değiliz, can sıkıcıyız, kolay çözülüyoruz, rakibe karşı koyamıyoruz, kendimizi kabul ettiremiyoruz, rakibi korkutamıyoruz, aksine biz korkuyor rakibe de öz güven veriyoruz, kırılganız..

Böylesine “başarısız” bir ortamda, devre arasında dinlenip konuşması, tartışması, sakinleşmesi gereken oyunculara aktif dinlenme yaptıracağım diye saha kenarında rejenerasyon koşuları yaptırmak komik geliyor bana..

İyi değiliz.. Kötü olmanın sınırındayız.. İsmail Hoca topun ağzında.. Fetret Devri kapıda… Şenol, Rıza, Sergen, Şifo da gelse toparlanamayacağımîz günler de yolda..

Henüz ligin çok başındayız kabul, 

Ama şampiyonluk şansımızın hızla azalmakta olduğunu hissediyorum..

İnşallah benim ayıbımdır bu..

İnşallah yana yakıla özürler dileyeceğim bir döneme gireriz milli aradan sonra..

..

Hem şaşkınım, hem moralsizim, canınızı sıkmak istemezdim,

Hepinizden özür dilerim..

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Üstad altına imzamı atarım. Söylediğin tuhaf durumlara destek anlamında dün aksam td ümüz kendini oyuna kaptırıp taç atmaya kalktı A.gücü macında maç berabereyken penaltı kazandık bi baktım penaltı kaçırmasıyla ünlü nkodu topu kucaklamış gidiyo weghorts sacını başını yoldu top Allah tan gol oldu yoksa çarşı pazar karışırdı.Oyundan alınan külübeye bakmadan soyunma odasına gidiyor . Yani takım hababam sınıfına dönmüş çorba misali ismael de şimdilik bi Mahmud hoca değil lakin td değiştirmekte çözüm değil gibi

    • Hocam,
      Derdim VI’in gitmesi, yerine de bizim amcaoğlunun gelmesi değil..
      VI ve C. Kazancı bu milli ara boyunca her gün oturup konuşmalı, görüşmeli,
      Gerekiyorsa şayet Karaveli’yi de bu görüşmelere dahil etmeli,
      Tek tek ya da topluca futbolcularla da görüşülmeli..

      Oyuncuların birlik ruhu kopmak üzere..

      WW’nin sıtkı sıyrılmak üzere..
      Muleka, N’Koudou ve Cenk faydalı olmak ve gol atarak kendilerini göstermek istiyorlar.
      O zaman da oyun disiplininden kopup bireysele dönüyorlar..
      Sağ kanat, sol kanat ve forvet arkası %100 bir açık yakalamamışsa şayet WW ile oyundan vazgeçmemeli hocam..

      Adam topu indiriyor yakınında kimse yok..
      Ver-kaç yapacak, kendini boşa çıkartan yok..
      WW kendisi boşa çıkıyor, topun gerisinde bekliyor, pas veren yok..
      Olmaz ki böyle..

      Olur dersek kendimizi kandırırız..

      VI’in sisteminde de bir garabet var..
      Biraz da Ghezzal’ın yokluğu nedeniyle yaratıcılıktan uzak,
      Sadece kaba güce, fizik üstünlüğe, baskıya dayalı bir sistem(!!) ile nereye kadar gidebiliriz?..

      Bize gelen rakip zaten gömülüyor,
      Bizim takım da neredeyse tümüyle rakip sahaya yığılıyor,
      Topu ayağına alanın da başına zaten en az iki, çoğu zaman üç kişi toplaşıyor,
      E, o zaman da en güçlü olduğumuzu düşündüğümüz pas bağlantıları konusunda bizim lastik patlıyor..
      Geriye sadece baskı kalıyor..

      Deliler gibi bir baskı..
      Ölürcesine, kendini tüketircesine bir baskı..

      Bu arada rakip, kazara, bizim defans gerisine iki adam kaçırdığında zaten felaket,
      Çünkü keleci(leri)miz zaten geleni yiyor..
      O zaman da moral, haliyle, sıfırlanıyor..

      Ve bu nedenle takım artık o “delirmiş gibi” baskıyı da yapamıyor..
      Böylece maçlar, puanlar uçup gidiyor..

      Yani, derdim hoca değil..
      Hoca isterse 10 sene kalsın, umurumda değil..
      Ama bu sistemde bir gariplik var..

      Belki de sistem çok iyidir, müthiştir, bilemem..
      Ama bizim bünyemize pek uymadı galiba..

      (H)aticeten,
      “””Bu gidişle””” biz bozulmayı bırak çökeriz, yıkılırız..
      Korkum o!..

      Düzelirsek baş üstüne,
      Düzelemezsek, böyle gitmeye devam edersek, çok kötü

  2. Çift vuruşu direkt kaleye vuracak kadar şuursuzluk vardı dün takımda. Geçen maç yenildik, kazanacak kadar pozisyon bulup heba ettik. Gene iyi oynamamiştık kabul. Bu hafta o da yoktu. Sakatlanan dönmek bilmiyor, dönen de hazır dönmüyor… Hoca oyun sistemine müdahale ettirecek ve taraftar gazına göre oyuncu değiştirecek kafada… (Önderi niye kovdular o vakit?)
    Sorunları çözebilecek bir havamız da yok maalesef:(

    Not: oyuncu tercihleri konusunda -bence-Joseph ve Gedson’ dan birisi; WW, Muleka ve Cenkten birisi tercih edilmeli form durumuna göre… hepsini sahaya atınca bir şeye benzemiyor oyun… -da keşke tek sorun bu olaydı…

  3. Son iki haftadır moralim son derece bozuk bir şekilde yaşıyorum.
    Siteye girmiyorum, Beşiktaş la ilgili birşey okumamak adına.
    Bugün dayanamadım…
    Dün oynanan ya da oynanmayan oyun canımı o kadar sıktı ki başka birşey düşünemez oldum. Kendime de kızdım. Bu kadar fanatik olunur mu diye.
    Rakibine 2 dakika dahi üstünlük kuramayan bir düzen vardı.Topu rakip sahaya yığıp bir kaç dakika oynayamadık.
    Bunu sadece taktik ve teknikle açıklayamayız.
    Bu takımın iyi antrenman yaptığını biliyoruz ama bire bir o kadar kolay geçiliyoruz ki. Sorun göremediğimiz kadar büyük sanırım.
    Bu yemeği bulandıran birşey var bizim bilmediğimiz.
    Futbolcular mutsuz (ligin başı yahu), giren mutsuz, çıkan mutsuz.. Kaleci Ersin sezonu hiç açmadı.
    Kontra yok, pas oyunu yok tek opsiyon uzun top dün oda yoktu.
    Ne oynuyoruz, antrenmanda koş koş futbolu mu var sadece !!!
    Böyle bir oyunu ben istemiyorum ilk yarı 3 yapıp bazen onu da yapamayıp sonra topu tamamen rakibe vermek ki rakibin kim olduğu bile farketmiyor.
    Gelen top oynayıp gidiyor.
    Yönetim yönetemiyor, bu yıl iki genç kaybettik. Duyduğumuz rakamlar içler acısı. Kalecini asgari ücret kazanıyor acaba toplu konut sözleşmesine girer mi şeklinde basina reklam etmek … Hiç yakışmadı
    Başkan yardımcısının VI hakkında söylediklerine girmiyorum bile.
    Hakemler her maç, her sekilde doğruyor tık yok.
    Tüm bu olumsuzluklar içinde şampiyonluktan bahsetmek hayalcilik olur. Bir kez oldu Sergen Yalçın basardı. Sonraki sezon nefessiz kaldı.
    Demem odur ki kısır döngüdeyiz. Ya bu arada kafamızı kaldırıp her faktörüyle iyileşmiş bir Beşiktaş görürüz ya da sezon sonu hiç kimse kalmaz…