içinde

Bodo İçin.. ?

Canım @Bodo,

İnsan senin kadar genç olmayıp, benim gibi şu dünyada 28(yirmisekiz) yıl kalıp kocaa bir ömür geçirince başına gelmeyen kalmıyor..

Ya da dur, düzelteyim, “Başına elbet bir şeyler geliyor..”

Bunca şeyin içinde -tabii ki- güzel olanı var, olmayanı var.. Acı, tatlı, sevinçli, hüzünlü, komik, neşeli, buruk bir dolu olayla karşılaşıyor insan..

Cumartesi günü, az sonra sözünü edeceğim olayın olduğu yerden, bir arkadaşımla geçiyorken aklıma geldi, anlattım ona, çok güldük..

E şimdi, bunca sıkıntı içindesin zaten, dur sana da anlatayım bari.. Ola ki gülümsersin sen de ağrını sancını unutup..  

Sanıyorum 10 sene filan önce, bir iş için bir yere uğrayıp çıktım, az ileriye bıraktığım arabama doğru yürüyorum..

Hava güzel mi güzel.. Ne sıcak ne soğuk, tatlı serin.. Yağmur yok, yaş yok.. Gökyüzü derin mavi.. İçinde top top beyaz bulutlar.. Güneş ışığı parlak, insanın iliğini kemiğini ısıtıyor.. İçine huzur saçıyor..

Başka hiçbir şey olmasına gerek kalmaksızın bir mutluluk havası, bir coşku dolduruyor insanın içini..

Bu duygulardan nasibi kadarını almış bir ağabeyin olarak ben de, içim havai duygularla dolu bir vaziyette yürüyorum arabama doğru.. Hatta yürümeyi az biraz geride bırakmış, adeta sekiyorum..

** Beyefendi?.. Bakar mısınız?..

Kim o?..

Bir hanım..

Eli yüzü düzgün, giyimi kuşamı kendine yetecek kadar hoş, uyumlu..

“Vayy be arkadaş!.. Bu neyin nesi?..” ölçüsünde olmasa da bakımlı bir kadın..

** Buyurun?..

** Şu karşıdaki birahanede sigara içmeye izin veriyorlar mı acaba?..

Birahanede sigara içmeye izin mi?..

Nee’bileyim hocam ben?..

O sokak neredeyse birahaneler sokağı.. Üç beş tane var.. Dönüp İşaret ettiği yere baktım.. Haa, evet.. Hemen yolun karşısındaki mekan, biliyorum.. Sahibini tanırım(dım).. Yıllar önce giderdim.. Birçok kere..

** İnanın hiç bilmiyorum hanımefendi.. Ama, şimdilerde, sizin de bildiğiniz gibi, kapalı yerlerde sigara içmek mümkün değil.. Muhtemelen burada da izin vermezler..

** Yaa, haklısınız aslında ama, hani oluyor ya bazen, sigara içenler için özel bölümler filan.. Vardır belki.. Rica etsem size bir sorar mısınız?..

“İyi de hanımefendi, siz niye sormuyorsunuz da bana yıkıyorsunuz bu işi?..” diyemedim o an için.. Hani olur ya bazen.. Ya da sana da olur mu bazen.. Biri bir şey söyler, o anda bir nedenle cevabını veremezsin.. Akşama kadar kafanda dönüp durur o konuşma.. “Niye öyle demedim?.. Neden lafı yapıştırmadım?.. O şunu deyince ben de bunu deseydim..” diye döner durur ya insan.. Hah, işte, aynen öyle bir şey oldu.. Katıldım kaldım her nedense..

Biraz o tutukluk sebebiyle, biraz da üzerime sinmiş o iyimserlik havasının etkisiyle, “Lan arkadaş, diline mi yapışacak yani.. Yolun karşısına geçip sorup geleceksin işte.. Kadıncağız seni adam bilmiş, yardım istiyor.. Sen de şuncacık işten gocunuyorsun.. Yazık sana..” diye (sol tarafımdan) bır bır konuşan iç sesin yönlendirmesiyle “Az müsaade edin, sorup geleyim..” deyip izin istedim..

Yolun karşısına geçip birahaneden içeri girdim.. Emektar garson İbrahim, bunca yıl geçmiş, hala orada.. Yüzü, aynen yıllar öncesinde olduğu gibi asık, dökülüyor.. Sanki az önce gelmişine geçmişine en sunturlu tarafından sövmüşüm.. Tööbe töbee.. Yüzünüz gülsün biraz oğğlum.. Esnaf olun esnaf..

** Selamünaleyküm İbrahim Usta..

Yarım ağızla gelen bir “Aleykümselam”..

** İbrahim Usta, mekanda sigara içmeye izin veriyor musunuz?..

İbrahim’in suratı, gelmişine geçmişine ilaveten anasına-avradına da sövülmüş gibi iyice düştü..

“Dalga mı geçiyorsun abi” gibisinden bir şeyler söyledi, homurdanarak..

İbrahim’e uymaya kalksan, “Ulan pezmenek, adam bildik, sana bir şey sorduk.. Sen de adam gibi cevap ver işte.. İçiliyorsa içiliyor de, içilmiyorsa içilmiyor.. Ne bu afralar tafralar?..” diye kafayı gömüp, işi sille tokat kavgaya taşımak var.. Var olmasına var.. da.. Yok işte..

İbrahim yıllar önceki aynı İbrahim olsa, öp de başına koy.. Daha da aksi, daha da nemrut olmuş.. Iyyy!..

Çıktım dışarı, yolu geçtim, karşıda bekliyor..

** “Ne yazık ki mümkün değilmiş hanımefendi..” dedim, gülümseyerek.. “Yasak ya, izin vermiyorlar..”

** “Tühh..” dedi, üzüntüyle..

** “Hayırdır?..” diye, aslında en başta sormam gereken soruyu sordum.. “Sigaraya izin verseler ne olacak?..”

** İki bardak bira içerdim, olsaydı.. Sigarasız hiç gitmiyor..

Günün bu saatinde bira mı?..

Birahanede üstelik..

En önemlisi bu semtte?..

Semt derken, kenar mahallede filan değiliz.. Bulunduğumuz yer bildiğin şehrin göbeği.. Ama, o kısım daha çok, kentin dağlık tarafındaki köylerden gelip giden muhafazakar insanların yoğun olarak bulunduğu bir bölge.. Oralarda yolda sigara içen kadına “Yok yook.. Ayan beyan ortaya çıktı artık arkadaş.. Kıyamet geldi geliyor ihvanlar..” diye ters ters bakılırken tutup bir de birahanede, onca adamın arasında içki içmek?..

Neyse abi, üstüme vazife değil, bana ne?..

** Canınız sağ olsun hanımefendi.. İzninizle..

** Durun canım, gitmeyin hemen.. O kadar yoruldunuz benim için.. Karşılık vermek isterim.. Az yukarıda bir birahane daha var.. Bir bira ısmarlamak isterdim size.. Orada sigara içmeye de göz yumuyorlar hem..

Hiç tanımadığım bir kadın?.. Kaldı ki tanısa ne fark eder?.. Durup dururken?.. Hayır, isterse bir nedeni olsun, ne fark eder?.. Bana?.. Bira ısmarlayacak?.. “Ismarlar mısın?.” Dese belki de.. Bir de o ısmarlayacak?.. Yok hayır, “Ismarlar mısın?..” da olmaz.. Niçin abi?.. Ne diye ısmarlayayım ki?.. Yahu kadını kesmeyi bırak bakmadım bile.. Bakmadım, çünkü görmedim.. Eee?.. Nedir bu bira mevzuu?.. Hele de bu semtte?.. Günün bu vaktinde?.. Hayırdır?.. Az yukarıdaki hayali amca doğru mu söyledi yoksa?.. Kıyamet gelip çattı mı çoktan?..

** Çok teşekkür ederim hanımefendi.. Sağ olun ama gitmem gerek..

** Gidersiniz canım, ama lütfen izin verin bir bira ısmarlayayım size..

Tööbe Allah, bu nasıl iş?..

Şimdi arkadaş, pireyi deve yapmanın anlamı da yok, mümkünü de..

Pire piredir, deve de deve..

Hani derler ya “Kişi kendini bilmek kadar irfan olmaz..” diye, hah, işte ondan..

Ben, garip, kendi halinde adamın tekiyim..

Evet, kendi çapımda olmak kaydıyla bir albenim olmuştur, gençliğimde lakin, dedim ya, gençliğimde..

Her ne kadar 10 yıl önce “bugüne oranla” daha bir alımlı(!!!) olduğum doğrudur.. Hani saçlar yerinde durmakta.. Beyazlar yine beyaz gerçi ama hiç olmazsa bembeyaz değil.. Vücut daha bir fit.. Spor yapıyorum filan.. da.. O kadar da değil yani..

Hayır, her şeyi geçtim, kendim kendimi biliyorum hocam.. Bir başkasını koy bir yana, ben bile kendime bira ısmarlamam, nerede kaldı hiç tanımadığım bir kadın?.. Bana?….

Tööbe töbee..

Aslında yapılacak iş, söylenecek söz belli.. Yüzünü İbrahim gibi döküp ters ters bakarak “Aman kardeşim, ne alakası var Allah aşkına, gözünüzü seveyim.. Lütfen yani.. Bu nedir canım?.. Haydi kardeşim, haydi arkadaşım.. Size iyi günler, bana müsaade..” deyip cevabını beklemeden çekip gideceksin.. de, kimden bahsediyorsun?.. Kim yapacak bu tavrı, kim söyleyecek bu sözleri?..   

Nezaketten kırılıyoruz ya, yüzde kocaman, sıcacık bir gülümsemeyle:

** Gerçekten çok teşekkür ederim hanımefendi.. Ama gitmem gereken çok yer var.. Hem, günün bu saati bira için çok erken değil mi?..

** Yok canım, ne alaka.. Aksine.. Tam vakti..

** Aslında haklı da olabilirsiniz, doğru.. Ama ben yine de izninizi isteyeyim..

** Bakın, çok memnun kalacaksınız.. Uzun uzun sohbet edeceğiz sizinle.. Gelin, kırmayın beni..

** Sağ olun, gideyim ben..

** Pişman olacaksınız, muhabbetim çok tatlıdır..

** Tahmin edebiliyorum..

** Eee, o zaman?..

Lan?.. Oğğlum?..

Rüya desen rüya değil.. Gerçek desen bu nasıl gerçek?..

Ayak üstü neredeyse itişip kakışmaya(ama lafla) başladık..

** Gel,

** Gelmem,

** Sohbet..

** Sağ ol..

** Bak(ın), çok memnun kalacaksın(ız)

** İnanıyorum…

Hayır, aklıma Vahi Öz’ün meşhuur “Gıpraşma, sen de hoşlanacağsın..” deyişi geliyor, güleceem, gülemiyorum..

Hatun, kentin göbeğinde, güpegündüz bir vakitte, etrafımız vızır vızır araba, tıklım tıkış insan doluyken niyetine girmiş, beni götürecek..

Yaşlı gördü deseem, değilim.. 10 sene önce yaş 18(yersen)..

Hacı Ağa sandı deseem, bendenizi tanımayanlar halime tavrıma tipime, kılık-kıyafetime bakıp hastanede doktor musunuz, okulda öğretmen misiniz filan diye sorar.. Yani, bu bedenden Hacı Ağa çıkmaz arkadaş..

Anlamadım gitti, vesselam..

Neyse Bodo, uzatmayayım, bir şekilde hatundan sıyrılıp attım kendimi arabaya ve oradan uzaklaşmayı başardım..

Hatundan kaçtım kaçmasına da

Aradan geçen bunca yılın ardından, Ömer Seyfettin’in “Acaba Ne İdi” adlı öyküsündeki Cabi Efendi gibi düşünürüm hala..

Çok memnun kalır mıydım acaba, gerçekten?..

Tüh be!..

Sevgilerimle..

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. @bodo..
    Yahu kardeşlik,
    Ben sadece seni güldürmek, eğlendirmek için yazmıştım şu yazıyı..
    Haydi biz arkadaşız, dostuz, ayrımız gayrımız yok ama,
    gözünü seveyim, aman diyim, arkadaşlarına, ziyaretçilerine filan okumayasın yazdıklarımı..

    Hayır, bir şey değil, millete rezil olacağız.. ???
    “Nasıl arkadaşların varmış senin?..” filan diyecek gören duyan..
    Sen oku, sen gül yeter..

    Tek amacım da oydu zaten,
    Seni gülümsetebilmek..

    Yanaklarından öpüyorum..
    ???????

  2. Aboo kadına bak! Buldu pambık gibi yoldaşımı yapıştı götürcek:))) havaar komşulaaaaa! Siverisonu sıkıştırıyollaaaa! Yetişiiiiinnn ihvanlaaa:))) yanaaanı memesini filan hep elledileee! Goşuuun gııı!

    Tööbbe tööbeee…

    Cık cık cık! …

    Allaaa Allaaa:)))

    (Güzel miydi yoldaş?? insan bi numaras… öhhö öhhö!… neyyse; hangi mahalle dediydin? ??)

    Daha sık yazmalısın genç:))
    ??????

  3. Bana bunlarla gelin. kalmaz kafanızda soru işareti….acaba ne olurdu sorusunun cevabını ben yaşayarak öğrendim. sana şimdi teklifi kabul etseydin ne olurduyu anlatayım..
    istiklal caddesinde yürüyorum. bekarım askerden yeni geldim. kanım kaynıyor. tekirdağ da STFA da çalışıyorum ..
    iyide kazanıyorum o gün Allahtan yanıma fazla para almadım. caddenin ortasında bir adam önümü kesti. tanıyormuş gibi konuşuyor. bizim şantiyede bin beş yüz kişi çalışıyor. herkesle içli dışlıyım onlardandır kalp kırmıyayım diyorum. adam kolumdan tuttu gel sana bir bira ısmarlıyayım. e ısmarla .mına koyim dedim beraber yola koyuldum. mekandan içeri girdik. çok büyük bir birahane akşam full çeker ama gündüz bomboş.bomboşki icraat rahahat yapılsın. girer girmez bi koluma bi hatun diğerine bir hatun arka masaya kadar eşlik ettiler. iki hatunda onda umrumda değil o ben ısmarlıyacam dedi. dedi de garantiye almam lazım. adamı kenara çektim bak bende kuruş yok ben ısmarlıyacam dedin. abi rahat ol bendensin.
    iyi madem kızlar birer viski istedi onlara açık çay geldi viski niyetine içtiler. ben bir bira içtim. arkadaşta bana acımış olacak ki bir bira içti az sonra kızlara birer paket marlboro geldi bana soruyorlar alalım mı. bana ne ya hesap onda ona sorun. adam alsınlar abi hallederiz.. az sonra garson geldi beni getiren adama abi arabanı yanlış parketmişsin çekecekmişsin dedi.. bana döndü hemen geliyorum. bende kalkacak oldum iki kolumdaki kadın asıldı kollardan oturdum… adam gitti. kadınlar yanımdan kalktı. beş dakika sonra hesap geldi 750 bin tl.
    başımdan aşağı kaynar sular döküldü. sadece patronunuzu çağırın dedim. geldi. hayatta bu duruma düşecek son kişiyim bende bu para yok.işçiyim. sadece yol param var. iki biranın parasını ödeyeyim.viski dediğin açık çaydı sigarayı tekrar rafa koydun yapma etme dedim. adam elini elense yapar gibi boynuma doladı. lan kiminle dans ediyorsun. az önce Lewis magazasındaydın. 70 bine bu tişörtü aldın. para çıkarırken arkandaki adamım saymış. 420 bin para var. nere gidecen ben tekirdağ.50 bin yeter. ver cüzdanı verdim. 370 bini aldı hadi şimdi miktir git.. valla ne yalan söyliyeyim nutkum tutuldu.. ben bu yaşıma kadar bir daha asla ama asla istiklal caddesine taksime gitmedim. bir dahada o duruma düşmedim. iki sene sonrada evlendim.

    yazdıklarını okurken ben sonunu bilmediğim için senin başınada aynısı geldi zannettim. kim bilir belki gerçekten erkeksi vakur cazibene kapıldı. birer bira içecektiniz. sonra gece onun evinde devam edecekti. sana oturduğun koltuğun rahat olup olmadığını soracaktı. rahat değilse benimkisi çok rahat istersen benimkine otur diyecekti sende efendim inanın çok rahat gelin siz benimkine oturun diyecektin. işte böyle yata kalka gece geçecekti…

    bu anlattıklarım dışında senaryo yok bu alemde. ya düdükleyecekler bana yaptıkları gibi. yada hangi kotuk rahat test edeceksin sırayla. büyük Üstat anlatım dilinin akışkanlığına yalınlığını çok beğeniyorum harikasın. bana bu zor günlerimde güç verdin enerji verdin. kal sağlıcakla
    i

  4. Yahu @bodo, ben seni güldüreyim, moral vereyim dedim,
    Tersi oldu..
    Oturduğum yerden düşecektim gülmekten, az kalsın..
    Göbeğimi hoplata hoplata güldürdün ya beni,
    Allah da seni güldürsün,
    Daha ne diyim..

    “Birader, bi dünya paramın gasp edilmesini anlatıyorum sana, neyine gülüyorsun?..” diyeceksin, haklısın..
    Ama öyle tatlı anlatıyorsun ki..
    ?????
    ?????