içinde

Çok Yaşa Sen BODO..

Bizim forum iyi, güzel, hoş..

..da, 

arada sırada gereksiz şeyler peşinde koşulduğu da oluyor işte..

Örneğin dün-bugün bir @deliziya çılgınlığı yaşandı, boş yere..

Neymiş?.. Adamın doğum günüymüş..

Hey Allah’ım..

Doğduysa doğdu arkadaş.. Sanki bana ne?.. 

Hayır, Jennifer yengemiz sevinsin, mutlu olsun; sürprizini yapsın.. Güzel giyinsin, dışarı çıkıp iki yudum bir şey içsinler.. Sonrasında eve dönüp, kutlamaya evde devam etsinler, baş başa, lafım olmaz..

Hatta sevinirim, yeminle..

İki sevgili bir yastıkta… işte, artık… Yani, ne’bileyim.. N’aapacaklarsa yapsınlar..

Nihayetinde iki yetişkin insan bunlar, karışamayız..

Nihayetinde delidir melidir, ama arkadaşımızdır yani..

Ha, ne diyordum?.. Evet, kutlama mesajları..

Forumun önde gelenleri, ağır topları felan -kimisi yasak savma kabilinden de olsa- ağırlıklı olarak halis yürekle gerekeni yapmışlar, sağ olsunlar.. Ve de sevgili @deliziya’mızın doğum günü için hepsi birbirinden harika mesajlar yollamışlar..

Gerçi arada, leylekle cinsi münasebetten söz eden bir kutlama mesajı da gördüm gibi sanki, ama, o mesajın konusunun @deliziya kardeşimizin doğum günüyle bir ilgisinin olmadığı kanısındayım..

Muhtemelen o yazının müellifi olan dostumuz, mesleki sahada denk gelmiş olduğu bir ilginç meseleyi aktarmak istemişti bize.. 

Güzel mesajlardan biri de sevgili @BODO’nun “Deli mi Ziyam?..” başlıklı kutlama yazısıydı..

@BODO’nun mesajında bir sorun yok elbette.. O güzel insan, zaten kendine yakışacak güzellikteki bir yazıyla kutlamış sevgili Ziya kardeşinin doğum gününü..

İşin o kısmında sıkıntı yok..

Beni gülümseten, kutlama yazısının başlığıydı: 

Deli mi Ziyam?..

“Hayırdır birader?.. Neden güldün, niye gülümsedin?.. Hele bir deyiver bakalım..” diyenler çıkabilir..

Nasıl olsa Milli aradayız..

İş yok, güç yok,

Anlatayım..

***

Şimdi arkadaşlar, forum nüfusunun kahir ekseriyeti genç kardeşlerimizden oluşuyor..

Tabii ki arada @deliziya gibi ayvayı yemek üzere ağzına doğru yaklaştırmış olanlar varsa da çoğunluk, bendenize göre “bebe” kategorisinde..

Bendeniz (28) @dede1903 hocam ve dahi sevgili @hamdibostan, kategori dışı şahıslar olarak biliriz elbette

Lakin, yaş itibariyle bilmeyenlerin olması normal..

80 darbesinden sonra, ortalık yangın yerine dönmüş..

Herkes sus-pus, millet kendi gölgesinden korkuyor..

“Şey efendim..” diyen içeri alınıyor..

Bir kez içeri alınan da -rahat etmeleri için sırtlarına yastık konulsa, balla börekle beslenseler dahi- 90 gün içeride misafir ediliyorlar..  

Ne var ki bir vakit sonra, memlekette daha önceki yıllarda, benzer ne badireler atlatmış; mehteranda nice vakit kös dinlemiş olmaları hasebiyle gözlerini budaktan sakınmayan yazarlar, çizerler, fikir adamları konuşmaya başladılar..

Bunlardan biri de Aziz Nesin..

Aziz Nesin yazdığı bir yazıda 12 Eylül’den bahsediyor..

Bir hayali kişiye soruyor yazdığı hikayede, “Darbeyi nasıl öğrendiniz?..” diye..

Hayali kişi de yanıtlıyor: “Darbeyi yaşlı bir Yahudi komşumdan duydum..

“Her şeyden habersiz evimde oturuyordum.. Üzerinize afiyet az biraz kırıklık vardı üzerimde.. Keyifsizdim.. Sabah da biraz geç kalkmıştım.. Ne radyoyu, ne televizyonu açmışım.. Hiçbir şeyden haberim yok.. Kahvaltı etmeye bile mecalim yok..

Baktım, kapı güm-güm-güm çalıyor..

Çalma ne demek, yumruklanıyor..

Zor bela gidip açtım, bitişik komşum Yakop efendi..

Kan ter içinde kalmış, yüzü kıpkırmızı, nefes nefese bir şeyler anlatmaya çabalıyor, lakin başaramıyor..

“Yakop Efendi hayırdır?.. Dur biraz sakinleş.. Ne oldu?..” diyorum..

Dediğimi anlıyor, cevap vermek istiyor, beceremiyor..

Neden sonra, az biraz sakinleşmesinin ardından “Sıkı mı yötün?..” diye fısıldadı..

Neye uğradığımı şaşırdım..

Yakop efendiyi on yıllardır tanırım.. Temiz, doğru, dürüst, nazik biridir.. Ağzından kötü bir söz çıktığını -beni geçin- duyan kimse olmamıştır..

“Yahu Yakop Efendi, sen ne diyorsun?.. Bu nasıl söz?..” deyince, Bir kez daha, bu defa bastırarak ve yine çok kısık bir sesle tekrarladı:

Sıkı Mı Yötün?..

….

Zaten hastayım, ayakta duracak halim yok, canım burnumda.. Biraz kızdım haliyle, sinirlendim.. 

“Ne diyorsun sen be adam?.. Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?..” diye yüksek sesle payladım artık..

Yakop Efendi sinirlenmeme şaşırarak yineledi:

“Sıkı mı yötün diyorum be kuzuum.. Sıkı mı yötün geldi.. Haberin yoktuur?..”

O zaman anladım işte..

Türkçeyle bir türlü yakınlaşamamış, İbrani aksanından kurtulmayı başaramamış olan Yakop Efendi Sıkıyönetim’in geldiğini haber veriyormuş meğerse bana..”

Yakop Efendi bir kenarda dursun şimdi de..

“Deli mi Ziyam..” derken senin aslında niyetin neydi sevgili @BODO?.. 

Neydi demek istediğin şey?..

Hele bir söyle bakalım.. 

BODO’ya sağlık ve şifa, Ziya’ya güzelliklerle dolu koca bir ömür dilerim, tekrar..

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Hatırlanmak ne güzel be sevgili @sverisson kardeşim.teşekkürler.. bugün telefonum çaldı arayayan Mehmetcandı. konuştuk sağlığım hakkında bilgi verdim. ona da söyledim bu şampiyonluğu görmeden ölmek yok. tabi takdir Rabbimin.
    Yalnız aramızda kalsın arada bana mesajını gönderiyor. doktorlarım hayretler içinde nasıl yaşadığıma. dedim ya Türkiyenin en büyük pandemi hastanesinde en çok yoğun bakım odası olan hastanesinden boş oda yok deyip beni sıradan bir hastanenin yoğun bakımına göndermek istediler.kabul etmedim.ölümümden kimse mesul değildir belgesi imzaladım.öleceksem burada öleyim dedim.
    Bunu hastanedeki benimle mesul profosör duyuyor. tüm geçmiş raporlarımı tedavi uygulamalarımı kan tahlillerim inceleniyor..kısa sürede nasıl tedavi uygulayalım aşamasında koç üniversitesinin profosörüne, yetmiyor, acıbadem üniversitesi profosörüne danışıyorlar.
    Bu insanlar hiç bir ücret almadan benim raporlarımı incelemek için zaman harcıyor ve bir tedavi yöntemi belirliyorlar. ve bu tedavinin başladığı gün ben ve eşimin covid hem de delta varyantı olduğumuz öğreniliyor. e artık burdan dönmez bu diye vazgeçecekken Beşiktaş aklıma geliyor. hani şampiyonluk görmeden ölmeyecektik.
    o gece çok dua ettim. ertesi gün gelen doktora ben savaşacağım yardımcı olun dedim. o bana inandı benimle ilgili ne kadar doktor varsa consultasyon açtı. dahiliyecisi en iyi enfeksiyon doktoru kardiyologlar ve aklına kim gelirse geldi. onları bana gönderen neydi…bence belki benim için görebileceğim hayatımdaki son şampiyonluğu görmemi isteyen Rabbim.
    Sergen hocaya söyleyin rahat olsun dualarım onunla.
    Gelelim Deli mi Ziya ya….
    Doğum günü olduğunu öğrendim. mesaj yazmam lazım.. yüzünü görmediğim sesini duymadığım kişiliğini karakterini burada yaptığı yorumlarla aklımda canlandırdığım yorum arkadaşım. unutmadığım zor günümde sizlerde yardımcı olurken taa amerikadan nasıl yardım yaparım diye kılı kırk yaran merhamet duygusu olan.. içinden mehmetcan a forma hediye etmek istemesi. mehmetcan kardeşimin bana moral olsun diye bana hediye etmesine müsade etmesi…
    Ee başa dönelim. iç dünyanda böylesine profil oluşturmuş birine hitap edeceksin.. İşte o an deli sıfatını konduramadım ona.. ordaki ”mi” işte bunu hem bana hem okuyana sorgulatmak. ben sorguladım cevabını buldum.. çevresindeki insanlara, bir karükatür karakterinin kattığı neşeyi kendi üslubuyla verebilmek.
    yahu bu hasta halimle sol elin işaret parmağıyla tam bir buçuk saattir bana bu yazıyı yazdırdın yaaa.
    şimdi anladım neden sık iletişim kurmadığını..her iletişim beni bir buçuk saat yazı yazmaya tırmalattır.
    sana feda olsun üstat…

    15
    • Mutluluktan gözlerim yaşararak okudum @bodo..
      Sana bütün o doktorları, en iyi kardiyologları, enfeksiyon uzmanlarını gönderenin kimliğini, yazmakta olduğum bir öyküyle söyleyeceğim sana..

      Ama bir sorun var: Sağa sola koşturan bir abinim(yaş28)..
      Yeterince zaman bulduğumda tamamlayacağım hikayemi ve koyacağım Foruma..

      Ve sen de ancak o vakit okuyacaksın, mecburen..
      Seçım şansın sıfır yani BODO..
      Mecbursun, bekleyeceksin..

      Sol elinle yazma meselesine gelirsek..
      Sağ elini kullanan insanların sol ellerini kullanmaları beynin kendini yenilemesi/geliştirmesi açısından müthiş faydalı bir uğraşmış(çooook ciddiyim)..
      O nedenle, daha çok yaz Foruma, hep yaz..
      Hep de sol elinle yaz..
      Biz sıkılmayız hiç korkma, merak etme..
      Sen, sadece yaz..

      Günlük tutar gibi yaz..
      Baş takipçin ben olacağım..

      Son not: Sana, bütün o uzmanları gönderen güç, sadece tek bir şampiyonluk görmenin derdinde değildir..
      Daha nice şampiyonluklar göreceksin sen, hiç kuşkun olmasın..

      Len arkadaş, risk yüzdesi tavan yapmış bir adamsın..
      Covid’in -hele bir de- delta varyantını geçirip yırtıyorsun..
      Sonra da bana burada nağme yapıyorsun, “Şampiyonluk görmeden…” filan diye..
      Sen çoktaaan atlatmışsın bu sıkıntıyı, haberin yok..

      İki yanacığından öpüyorum @bodo..
      Sevgilerimle..

      (sık sık ve de uzun uzun yazmazsan hakkımı helal etmem, bilmiş ol..)

      ???????????????????