içinde

Durum Tespiti

Site kurulduğundan bu yana burada yazan fikirlerini paylaşan arkadaşlara haksızlık etmeden haddimi aşmadan bir kaç kelam etmek istiyorum izninizle. 

Bu sezona nasıl başladık bu günlere nasıl geldik ne durumdayız?

1- Bu sezona aslında hiç başlamadık. Ekonomik sorunlar sebebiyle yeni sezona hazırlanamama, Lig biter bitmez hazırlıksız yakalandığımız bir avrupa macerası ve kayıp olacağını düşündüğümüz bir sezon. 5. hafta sonunda 17. sıradaki bir takım ve herkesin kanatiyle küme düşmeye oynar denilen bir takım.

2- Milli ara ve bay haftası sayesinde 3 haftalık hazırlık ve lige bomba gibi bir dönüş. Çünkü bu ligde herşeyden önce fizik olarak güçlü olmalıydık ve öyle de oldu. Maçın  başından sonuna kadar sahada dimdik duran bir takımla geri döndük. Bu takım çok becerikli değildi çok teknik de değildi sene başı olduğu gibi ama fizikliydi hızlıydı coşkuluydu kazandıkça özgüveni de kendine gelmişti ve artık ilk defa büyük takım çalıştırma ve omuzlarında büyük bir sorumluluk taşıma tedirginliğini üzerinden atan Beşiktaş’la birlikte büyümeye ve büyük takım hocası olmaya başlayan bir Sergen Yalçın’lı bir kulübeye sahipti.

3- Bu durum ligin ilk yarısını lider bitirmeye yetmişti. Yetmesine ama yetmişti ama bu durum da birilerinin dikkatini çekmişti iyice ligin gs ve fb arasında geçeceğini düşünenler için bu Beşiktaş nereden çıktı düşüncesine sahip oldu. Tabi ki bu bizim için de geçerli. Ne yalan söyliyim maçları aldıkça defalarca şaşırdım “Bu takım bu kadroyla nasıl bu kadar iyi oynayabiliyor? sorunu defalarca sordum kendime ama gerçek buydu ve bu takım bu kadroyla çok iyi top oynuyordu ve bir anda 1 numaralı şampiyonluk adayı konumuna gelmişti.

4- İkinci yarı nereden çıktığı nasıl karar verildiği, nasıl kabul edildiğine bir türlü anlam veremediğim bir olay gerçekleşti. Belki Beşiktaş taraftarının büyük bir kısmının onaylamadığı Kulüpler birliği başkanlığı olayı. Bence ikinci yarının ilk kırılma anı buydu. Beşiktaş’ın büyük sorunları varken bu görevi kabul etmek Beşiktaş’ı başkan düzeyinde zayıf bırakacağını düşündüm. Böyle midir? değil midir? bilemem. Ama bence sezon bitince başkan bu görevi bırakmalı.

5- Oyun olarak da ikinci yarının ilk kırılması içerdeki ts maçıdır kanaatimce. Çok iyi oynadığımız ve kaybettiğimiz bir maçtı ts maçı ama şunu gösterdi bu maç eğer rakip iyi defans yaparsa ileri çıkan Beşiktaş defansının arkasına atılacak toplar tehlike oluşturabiliyordu. Ve bizden puan alanlar hep bu şekilde puan aldılar. Çünkü bizim takım durarak top oynayamıyordu çünkü arkadakiler topu oyalama becerisine sahip değildiler ve Sergen hoca da bu açığı sürekli atak oynayarak ve rakipten dönen topları bir an önce kapıp tekrar atağa çıkaran bir oyun tarzıyla çözmüştü. Ama bu oyun 90 dakika fizik gücü istiyordu. Ligin sonu geldiğinde dar bir kadroyla ve 3 günde bir maç trafiğinde bu oyun oynanabilecek miydi? bu soru işaret olarak sürekli durdu ve bu günlere geldik.

6- Milli ara ve milli ara dönüşü ikinci büyük kırılmadır kanaatimce. Özellikle milli ara öncesi oluşan puan farkı ve daha o zamandan başlayan Beşiktaş şampiyon oldu söylemleri kısa süreli de olsa tatile çıkan futbolcular, tatil dönüşü rehaveti ve milli maçlarda sakatlanan futbolcular. Ama bana göre milli ara dönüşü asıl kırılma kasımpaşa maçı öncesi H. Umut Meler’in üstüste ikinci defa maça atanması idi. Bu atama aslında çok basit bir atama idi ama  sezon boyu oluşturduğumuz yüksek motivasyonu dağıtmaya yetti. Geçmiş tecrübelerin etkisiyle yine mi düşüncesiyle yapılan açıklamalar, verilen demeçler birden maçı unutturup işi saha dışına çekti ki bu da kanaatimce hem teknik heyeti hem futbolcuları hem de taraftarı iyice kopardı. Alanya maçı ile nisbeten o etkiden çıksak da o saatten sonra bir daha o eski motivasyonu yakalayamadık ve sürekli maçlarımıza atanan hakemler konuluşur oldu. Hakemlerin etkisi vardır yoktur tartışılır ama mesela Ali Palabıyık’ın yönettiği hatay maçı 7-0 ama Ali Palabıyık’ın yönettiği karagümrük maçı 1-2. Bence asıl sorun ” Yine mi düşüncesi ve buna takılıp kalmamız.”  

7- Asıl kırılma ise bana göre ligin sondan 3. haftası oynanan gs maçı. Öncesinde kaybedilen puanlar (hele ankaragücü maçında kaybedilen 2 puan çok çok önemli iki puandı) kazanılan maçlar ve neticesinde 6 puan önde girilen gs maçı. Oraya giderken en az 4 puan önde gidilmeliydi eski tecrübeler bunu söylüyordu ve biz 6 puan önde gidiyorduk. Benim düşüncem oraya zorunluluk yoksa kazanmak için gidilmezdi. Ve zorunluluğumuz yoktu. Ne zaman ligin sonunda oraya gitsek ve maçı kaybetsek sonrası zor oluyordu çünkü. Oysaki oraya kazanmak için değil kazandırmamak için gidilmeliydi eski tecrübeler bunu söylüyordu ama biz kazanmak için gittik ve maç öncesi “alkışlarız” söylemi aslında bizi büyük bir tuzağa çekiyordu farketmedik. Ve maç başlar başlamaz önde bastık. Çünkü sadece kontra ve hızlı oyuncularla çıkan rakip arkasına adam kaçıran bir taktikle oynayan bir takıma karşı bu oyunu oynadığımızda içimden geçen “eyvah” oldu ama olan olmuştu. Oysaki oradan alınacak bir beraberlik -ben buna “kazandırmamak sonucu” diyorum kendi tabirimle – rakibi devre dışı bırakacakken bunu göremedik. Oysaki orada onlara ne zaman “kazandırmamak” oyununu oynadığımızda onları hep devre bırakmıştık. Ve medyada çıkan maç sonu kutlama etkinliği hazırlıkları bizi motive olmaktan uzaklaştırırken şampiyonluktan da uzaklaştırıyordu. 

Bu maçla alakalı olarak bir diğer kırılma noktası 4 puan al şampiyon ol söylemi. Oysa hiç de gerekli değilmiş 4 puan iki maçta 2 puan alsak şampiyon olabiliyormuşuz bunu düşünemedik.

Bu maçla alakalı olarak bir diğer kırılma bu maçın ligin sonunda olması ve gs yi bu güne kadar ayakta tutan tek etken olması idi bu her sezon böyle olmuştur. Bu maç ikinci yarının 3. haftası oynasak ve 3 değil 4-1 5-1 yenilsen hiç önemli olmaz sadece o hafta konuşulur farklı yenildi olur ama bir hafta sonra maçını aldığın an iş biter. Aynı daha önceki sezonlarda gs”nin bize yenildi sonraki maçını aldığında hiçbir etkisi kalmadığı gibi. Ama ligin bitimine 3 hafta kala rakibine yenildiğinde kalan 2 hafta geçmez bitmez sahaya çıkmak istemezsin. Ha keza gs maçı da hiç beklenmedik bir oyun ve hiç beklenmedik aşırı rakip motivasyonu 10 dakikada oyunu koparalım derken ne oluyoruza sonra da ne yapacağıza dönen bir bir oyun. Sonuç, sahada ve saha dışında bu psikolojik yıkımı kaldıracak unsurları kısa süre içinde etkin bir şekilde devreye sokulmadığında sonuç karagümrük maçı.

8- Şu an durum ne? Ne Yapmalıyız? 

Buraya kadar okuma zahmetine katlandıysanız ne yapmalıyızı kendime göre aktarmak istiyorum. Ligin başı itibariyle hiçbir şans tanınmayan takım her türlü aksiliğe her türlü imkansızlığa rağmen ligin son maçına girerken lider. Evet çok çok büyük avantajları kaybederek buralara geldik ama hala ligin son maçına girerken lideriz. Ve biz 1 fark yapsak gs 4 fark yapmak zorunda biz 2 fark yapsak gs 5 fark yapmak zorunda. Bir kere bunu görelim. Maç sonunda şampiyon olur muyuz olamaz mıyız onu Allah’tan başkası bilemez. Nasibimizde varsa da o şampiyonluğu kimse bizden alamaz aynı maç sonu Sergen hocanın dediği gibi “kader de kısmette varsa”. Nasip için de gayret göstermek gerekir. Gayretin sonucunda nasibimize ulaşabiliriz de ulaşamayız da. Ama bize düşen gayret göstermektir. Bunun için hala şampiyonluk için uğraş vermeliyiz. 

Bunun için neler yapılmalı? Öncelikle Sergen Hoca’yı ayağa kaldırmak lazım. Bunca zorluk bunca emekten sonra mç sonu yıkılmış bir adam vardı ekranda hani o hiç birşeyi kafaya takmayan adam dedikleri adam. Oysa ki kafaya takıyormuş hem de bazı şeyleri çok fazla kafaya takıyormuş. Dün maçtan sonraki haline maçı kaybetmekten daha fazla üzüldüm. Sergen hocayı ayağa kalkarsa takım da ayağa kalkacaktır. Beşiktaş’ın büyükleri devreye girmeli acilen hem hocayı hem futbolcuları ayağa kaldırmalı, diğer taraftan taraftarın desteği şart. Ama kırmadan dökmeden destek şart. Bu takımda Beşiktaş takımında olmaz diyeceğimiz futbolcular olabilir ama elin iyisinden de fayda yok. Diğer taraftan Saha içi saha dışı tüm psikolojik etkenleri devreye sokarak. Bizi ve taraftarı yıpratarak demeç yada söylemleri dikkate almayarak işimize odaklanarak. Eskiye takılıp kalmadan bu güne odaklanarak.

Ümidim: Artık tek hedef kalmıştır ve tek sonuç kalmıştır tek çare kalmıştır. O da galibiyet. Öncelikle 1-0 sonra 2-3-4-5 artık ne kadar atabilirsek. Bu olabilir mi evet olabilir tek çare ve tek sonuç kalmışsa buna odaklanılabilir. Bu motivasyonla çıkılırsa göztepe maçına inşallah yıl boyu hak ettiğimiz sonucu Allah bize nasip eder. 

Korkum: Eğer Allah nasip etmez de şampiyon olamazsak Sergen hoca’nın ayrılması. Şampiyon olsa da olmasa da Sergen hoca bu takımda kalmalı. İkinci Rasim hoca sürecini yaşanmamalı. 

İnşallah yönetim ve teknik heyet bu sezondan gerekli dersleri alır ve yeni sezona ona göre hazırlanır. Allah yardımcımız olsun her zaman olduğu gibi Allah’ın yardımına ve duaya ihtiyacımız var. Allah cumartesi günü yardımını eksik etmesin bizden. İnşallah Allah yılboyu verilen emeklerin karşılığını boşa çıkarmaz. İnşallah bize şampiyonluk nasip eder.

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin