Benim 2 büyük totemim var mesela..
Değişik totemlerim var aslında ama 2 tanesine çok bağlıyımdır yani, onlara büyük totem adını verdim o yüzden ?..
Bunlardan Birincisi, maç başladığında nerdeysem orda olmaya, ne yapıyorsam onu yapmaya devam ederim ?.. maç başladığında tv başında değilsem, o maçı izlemem, stada geç kaldıysam mesela, stada girmem ordan maçı takip etmeye devam ederim ?..Diyelim maça yetişemedim araçta radyodan dinlemeye başladım, eve gelsem de radyodan dinlemeye hatta araba kullanmaya devam ederim..Bir çok kez maç bitene kadar evin çevre sokaklarında boş boş tur atmışlığım vardır arabayla.. Maç başlamaya yakın yaptığım şeylerin sürdürülebilir olmasına dikkat ederim o yüzden?.. Toplu taşıma araçlarından uzak dururum mesela, çünkü huyumu biliyorum, maça orda denk gelirsem son durağa kadar inmem ?.. Ben de böyle anormal bir insanım yapacak birşey yok..
Ama durduk yere gelişmedi bu totem, Ne zaman inersem yada yaptığım şeyi değiştirirsem gol yiyoruz çünkü, eve geç gelirsem ve tv yi sonradan açarsam hmn gol yiyoruz abi.. hiç sekmez bu.. soruyorum sizlere suç ben de mi ?
Herneyse,
İkincisi de bu sezon başladı.. Daha önceleri çok da fazla aramadığım bir arkadaşım var.. Çok kötü gittiğimiz sezonun ilk 5 haftası sonrası bay geçtiğimiz haftaydı sanırım birgün bu arkadaşım ile buluştuk.. Muhabbet arasında konu nasıl oraya geldi onu da hatırlamıyorum şuan ama “sen bir sonraki maçtan önce beni ara görürsün bak yeniyor musunuz yenmiyor musunuz” şeklinde bir espri yapma hatasına düştü bir anda.. benim gibi adama ?.. abi sonraki Denizli ve malatya maçlarından hemen önce aradım baktım kazanıyoruz gerçekten ?.. sonra antep maçında unutmuşum arayamadım, sonuç malum..
tamam dedim bu iş olur ?..
sonraki maçların tamamında maç öncesinde bu arkadaşı aramaya başladım.. tamam tutmayan maçlar oldu arada ama son dönemdeki başarılı sonuçlara benim de katkım büyük bence ?..
bide işin kötü tarafı maçlarla alakası olmayan o arkadaşımı normal zamanda arayamaz oldum, ne zaman arasam yine mi maç var diye açıyor telefonu artık ?
Sizin de böyle totemleriniz var mı merak ediyorum.. Yoksa sadece ben mi bu kadar anormalim ?
Tamam, Ben biraz fazla anormalim kabul ediyorum ama herkesin benim kadar olmasa da ufak totemlerinin olduğunu tahmin ediyorum..
Burda paylaşsanızda, paylaşmasanızda, bu totemleri yapmayı unutmayınız lütfen..
Bugün bu maçı ne yapıp edip kazanmalıyız çünkü.. ??
Devekuşu Kabare’nin “Deliler” oyununda geçerdi, anımsarsın belki,
Bir “normal anormaller” var, derdi Zeki ve Metin,
Bir de “anormal normaller..”
Seninkini çözemedim, teşhisi sen koy..
Kendimden bahsedeyim..
Başarısız olduğumuz hafta iki-üç gün boyunca evde, işte, sokakta ağzını bıçağı bırak, balta açmaz biriyim..
Ankara’da ablam var, bir de yeğenim..
Beşiktaşlı elbette..
Arada biz gidiyoruz, onlar geliyor, oturuyor konuşuyoruz filan ama, birlikte bir maç -kısmet olmadı- oturup izleyemedik hiç, dayı-yeğen..
Birgün, Cine-5 zamanları, denk geldi, maç var.. Bizim yeğen de bize gelmiş..
Allaah..
Oturacaz, dayı-yeğen maç izleyecez..
Hazırlıklar yapıldı, cipsler, köpüklü içecekler filan…
Maç başladı,
Ve “Deli deliyi görünce sopasını saklarmış” deyimine bire bir, elle tutulur gözle görülür bir biçimde, somut olarak şahit oldum ben..
Gol yemeyi, yememeyi geç,
Puan kaybını, yenilmeyi bırak,
Bambaşka bir boyut bu..
Sahanın en ilgisiz bir yerinde -canım öyle ya futbol bu- yapılan bir hatada, bir top kaybında havalara zıplıyor, sıçrıyor, isyan ediyor, bağırıyor..
Ellerini duvarlara vuruyor..
Hayatımda bu kadar rahatsız olduğum an sayısı pek pek azdır..
Bütün tadım kaçtı..
Maçı hiç izleyemedim..
İşi gücü bıraktım, yeğeni teselli peşindeyim..
Ve işin kötüsü, başaramıyorum..
Şimdi gerçekten hiç hatırlayamıyorum ama, galiba sevimsiz bir sonuçla bitti maç,
Ve bir bozgun havasıyla kapattık geceyi..
Sonraki yıllarda, denk geldi, yine maçlar izledik birlikte, aynı sevimsiz havada..
Ve belli bir vakit sonra, bir gerçeğin(!!!) farkına vardık ki
Birlikte izlediğimiz maçları kazanamıyoruz..
Onu bırak, bir zaman sonra iyice fark ettik ki,
Bir maçtan önce telefon açıp maç hakkında öngörülerde bulunduğumuzda da kazanamıyoruz..
O zaman kendiliğinden oluştu bizim totemimiz:
Maç sonunda kazanmışak eğer, o gece ya da ertesi gün telefonlaşıp cilveleşiyoruz, uzuun uzun maç yorumları yapıyoruz..
Ama sonrasında, oynanacak bir maç öncesi havasına bürünerek asla, hiçbir biçimde telefonlaşmıyor, maç hakkında konuşmuyoruz…
Sonraki vakitlerde bu totemi, kendi adıma, daha bir besledim, büyüttüm, donattım..
Bir maç öncesinde, forum arkadaşlarım dışında, kimseyle maç hakkında konuşmuyorum…
Olumlu ya da olumsuz görüş bildirmiyorum…
Beşiktaşlı olduğumu bildikleri için, büyük bir iyi niyetle, oynanacak maç konusunda iki kelam etmek ve hatta başarı dilemek için söze girenlerin laflarını boğuntuya getiriyor, bir pundunu yakalayıp yanlarından kaçıyorum…
Maç izlemeye gittiğim gecelerde, “Nereye gidiyorsun?..” diye soran eşime uyduruk bir “işim var..” bahanesi sallıyor, maç olduğunu ondan bile saklıyorum…
Benim garipliklerim bunlar..
Çok da gatip değil gerçi ama…
?????
Seninki gayet normalmiş Üstat.. ?.. Gariplik sayılmaz
Bence de…
?????
Paşabahçe alt tarafı renkli bardaklar satışa çıkarmıştı… Aslında, hala satışta bu bardaklar…. Neyse, bizim hanım tutmuş bunları beğenmiş, beğenmekle kalmamış bir de satın alıp eve getirmiş…. Ya inanın bana, bardakları koyduğumuz dolapta, ne zaman sarı ve kırmızı ya da, sarı ve mavi bardak yan yana gelse puan kaybediyoruz… Maç başlamadan önce hem dolapları, hem de bulaşık makinasını tekrar tekrar kontrol ederim… Bu renk bardakların yan yana gelmesini önlemek için… 🙂 Bu sorunu çözmek için, yanlışlıkla ( 🙂 ) bir iki bardak kırdım…. 🙂 Sonuç ne oldu biliyor musunuz? Hanım gitti, o iğrenç bardaklardan bir set daha aldı…. Paşabahçe yi bu bardakları sattıkları için protesto etmek istiyorum; lakin bana deli demelerinden de korkmuyor değilim… :))))
?????
“”Maç başlamadan önce hem dolapları, hem de bulaşık makinasını tekrar tekrar kontrol ederim”” bu iyiymiş ? sen biraz olsun bana yaklaşmışsın anormallikte Atasyk kardeşim..?