O lanetli 80 senesinin öncesindeki yıllardı..
Yaşadığım kentin sırtında yükselen o koca dağın en üst noktasındaki kamp alanında, şimdi ikisi de toprak olan anamın-babamın yazdan yaza kurdukları barakada tarifi mümkünsüz güzellikte bir yaz tatili geçirmekteydim..
Bulunduğumuz kamp alanı çok küçük olmasa da nihayetinde -hepi topu- 100 kişi civarında bir nüfusu barındırmaktaydı ve bu nedenle de üç beş gün içinde herkes herkesi tanıyabiliyordu..
Karadeniz kökenli çocuklardı, üç aşağı beş yukarı hepsi de yaşıtımdı..
Ben, üniversite öğrencisiydim, onlar değildi..
Onlar “Ülkücü” görüşte olan çocuklardı, ben değildim..
Onlar benim hangi görüşte olduğumu biliyorlardı, ben de onların..
Sağcının solcuyu, solcunun sağcıyı gördüğü yerde gırtlağına çöktüğü, kanına girdiği uğursuz yıllardı..
Ve lakin, bizler, birbirimizi çok seviyorduk..
Öğleden sonraki vakitlerde kampın girişindeki alanda, voleybol sahasında -harala gürele- karma maçlar yapardık..
Ve bazen de o koca kayanın dibindeki çayırlık alanda futbol maçları..
Karadeniz insanlarıydı nihayetinde, spora futbola yakındı hepsi de..
Delikanlılık yılları sonuçta, deliler gibi koşarlar; bağır çağır paslaşır, karşı sahaya akarlardı..
Öyle bir dostluktu ki bu, aramızda oluşan,
Yaz bittiğinde, kamp zamanı sonrası kente indiğimiz vakitte de çıkar yanıma gelirlerdi bazı bazı..
Oturur konuşurduk..
Ali nasıl?.. Fethi ne yapıyor?.. Mustafa Amerika’ya gidecekti, ne oldu?.. Mustafa’nın ablası Fatoş abla nasıl, iyi mi?..
…..
Bir aile gibiydik sonuçta..
Onlar benim, yaşça küçüğümdü, ben onların az da olsa ağabeyiydim..
Ne var ki bağlıydık birbirimize be abi..
Severdik..
…..
Örneğin, günün birinde içlerinden biri, öğrencilik yıllarımın yaz dönemlerinde çalışmakta olduğum, babama ait iş yerine gelmiş ve büyük bir heyecanla kentin, bulunduğum yere çok uzak bir noktasında bir fırın açacağını anlatmıştı bana..
Yepyeni bir işe girişmekteydi ve bu heyecanını benimle paylaşmak istemişti..
…..
Onlar ülkücü çocuklardı,
Ben değildim..
Onlar benim dünya görüşümü biliyordu, ben de onların..
Ve biz birbirimizi çok seviyor, sevincimizi kederimizi paylaşıyorduk..
…..
O çocuk o fırını açtı..
Ve çok başarılı oldu..
Öyle güzel, öyle güzel ekmekler üretti ki ben, evimin 50 m. ötesinde bir fırın olduğu halde, kentin bir başından tee öteki başına kadar gidip, o çocuğun ürettiği ekmeklerden aldım her ay, en azından üç beş defa..
Geçen zamanlar sonrasında, bir vakit, bir felç geçirdi bu arkadaşım..
Gençti nihayetinde, bir biçimde iyileşti ama, çok da toparlayamadı kendini..
O felç hali hep kaldı üstünde bir şekilde..
Sonraki yıllarda, nasıl bir tesadüfse bu, bambaşka taraftan bir arkadaşımın oğluyla evlendirdi kızını..
O gençlerin düğünlerine gittim, onların mutluluğunu paylaştım..
…..
…..
Bi önceki sene, yine bir gün, fırına uğradığımda sordum arkadaşımı, hasta olduğunu söylediler..
O bir türlü atlatamadığı felcin üstüne, şeker hastalığı da binince ağırlaşmış, yatağa düşmüştü..
Sonraki zamanlarda uğradığım vakitlerde aldığım yanıtlar hep aynıydı..
…..
Geride bıraktığımız Ramazan Bayramında, bayramlaşmak için beni arayan dostuma sordum, “Dünürün nasıl?..” diye..
Hep aynı ve daha da kötü olduğunu söyledi..
…..
Bugün, öğlen vakitlerinde, o civara düştü yolum, fırınının önünden geçiyordum..
Arabamı durdurdum, karşıya geçip elemanına sordum, “Arkadaşım nasıl?..” diye..
“Kötü..” dedi..
Yatağa bağlıydı.. Kendini bilmeden yatıyordu.. Nefes alması için gırtlağı, beslenmesi için midesi delinmiş; insani/bedensel ihtiyaçları için vücuduna sondalar takılmıştı.. Ve doktorlar hiçbir umut vermiyorlardı..
Anlatılanları dinlerken gözlerim doldu.. Gözlerimin dolduğunu gören o genç çocuğun da gözleri doldu..
Öylece bakakaldık birbirimize..
…..
…..
Sağcının solcuyu, solcunun sağcıyı gırtlakladığı lanetli yıllardı..
Onlar ülkücü çocuklardı, ben değildim..
Ben onları biliyordum, onlar da beni..
Ama biz dosttuk be abi..
Biz seviyorduk birbirimizi..
Guzel yazmissin kardesim.Sag sol nedirki.?? Hepimiz ulkemizin iyiligini.sagligini istemiyormuyuz.!! Sagmis solmus.
Biraz saygi biraz sevgi ve biraz da tolerans.???
Çok güzel yazmışsın kardeşim. ???
Hey gidi günler hey.sag sol olaylarinin sokaklara döküldügü ilk zamanlarda 1969 lise son talebesiydim cok zor günlerdi ayri düsüncelerden talebelerdik ama birbirimizi sever ve sayardik.cünkü hepimizin amaci TÜrkiyenin ve Türk milletinin gelismesi ve refaha erismesiydi.1973 ten itibaren almanya maceram basladi,zamanla baglantilarimiz koptu.ama gönüldende olsa birbirimize olan sevgimiz devam etmekte.herseye ragmen güzel günlerdi.heygidi yillar hey.bana o günleri hatirlattin.sag ol siverisson kardesim.
Okumadan önce beğendiğim ender insanlardansın kardeşim.Önce beğenir sonra okurum.
Sen yine de okuduktan sonra beğen. Ne olur ne olmaz. Belki iki defa hatta üç, beş, on defa beğenmem gerektiğini düşünürsün.?
Eyvallah, yüreğine sağlık…
Eline sağlık yoldaş, öyle bi yazmışın ki -gene- forum ahalisi bunun üstüne daha da bişey yazarsak ayıp olur deyip dağılmışlar:))
Sahiden dağılmışlar ama??
Nerdesiniz olm? Daha üstat çok yazcak; bizde okuyacağız…
Gelin la geri!… ?????
Bir solukta okudum. Yine harika bir hikaye..
????Yureginde herkese yer acan, kocaman yurekli guzel insan Sevgili Sverisson..Yuregine saglik❤❤❤
Mükemmel ?
Elinize sağlık ne acı günlerdi.Gözümün önünde birgün önce beraber top oynadığımız manavımızı vurdular.Kardeşler arkadaşlar birbirlerinin canını alacak kadar kin dolu,yokluklarında dizboyu olduğu yıllar.Bugünlerimizin değerini bilelim ve aramıza kimseyi sokmayalım.
güzel hikayeydi. eline sağık 🙂