içinde

Galibiyet formülü: İlk yarı gol yememek.

Galatasaray’ın oyun şekli ve maç boyu pres momentumu aslında bize çok şey anlatıyor. Özellikle Avrupa maçlarında gördüğümüz şu, GS ilk yarı boğucu bir pres ve hızlı geçiş oyunlarıyla yetenekli forvetleri sayesinde hep ilk yarıları domine ediyor. Bu onlar açısından tablonun beyaz kısmı. İkinci yarılarda ise tablo kapkaranlık. 60. Dakikalar civarında o yüksek eforun acısı çıkmaya başlıyor ve oyunda hatlar arası kopukluk başlıyor. Defans arasına ve arkasına atılan toplarda rakipleri çok ciddi pozisyonlar buluyor. Gerek Elfsborg maçı, gerek ondan önceki Riga maçı ve sürpriz sayılan Kasımpaşa maçı bu durumun açık ispatı. Hep öndeyken ikinci yarı geriden gelen takımlara yakalanıyorlar. 

Gelelim bizimkilere… Beşiktaş ise genelde ilk yarıları hep çöpe atıp pasif oynuyor ve ikinci yarılarda bambaşka bir takım hüviyetine bürünüp maçı kazanıyor. Aslında bu fotoğraf, düz mantıkla bakarsak, tipik gollü beraberlik anlamına geliyor. Ancak şunu unutmamak lazım, derbilerde motivasyon ve bireysel performanslar çok belirleyici oluyor. Karşı tarafta Sallai oynarsa bizim açımızdan daha riskli bir sonuç ortaya çıkabilir. Zira Macar oyuncu hem görece bir bilinmezlik durumu yaratıyor hem de milli takım performansı ile çıkışta olduğunu teyit ediyor. Oynarsa ona çok dikkat etmeliyiz. 

Bizde ise, son maçlarda gol ve asist katkısı azalan Rafa Silva maçın kilit oyuncusu olabilir. Üzerindeki tutukluğu  bu maçta atarsa iki maç üst üste Beşiktaş’a kaybeden bir GS psikolojik olarak kolay kolay toparlayamaz. İnşallah bu senaryo gerçekleşir ve tüysüz kedilere artık devranın döndüğünü ve Kartal’ın pençelerinin sürekli tepelerinde olduğunu bir kez daha göstermiş oluruz. Sonuç ne olursa olsun sonuna kadar Beşiktaş! 🦅

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin