içinde

Geçmişin Yükü..

Kötü üşüttüm, hastayım.. Kolum kanadım kırık, kaç gündür..

Şifayı nereden ve nasıl kaptığımı biliyorum aslında.

Mevsim halleri, zaten malum.. Bu şartlarda yeterince sıcak olmayan bir mahalde yeterince korunaklı olmayan giysilerle yeterince uzun bir süre bulunursanız şayet, olacağı budur..

Bendeniz de yaptım, buldum..

Işın Karaca der ya hani, “Aramıza yollar, yabancı kollar, zor yıllar girdi.. İnanmazsın ama ben bunu ilk günden hissettim..” diye.. Hah işte, tam da ondan..

Başıma geleceği bildim ben..

Hiiç çaktırmadan, sinsi sinsi gelişti olaylar.. 

Önce bademciklerim şişti.. Hep öyle olur zaten.. 

Boğazımda bir gıcık belirdi sonra.. Sürekli değil ama, geliyooor, gidiyoor.. Ulan?..

İşin ucunun ufak ufak görünmesinin ardından her yeni güne başlarken, “Bugün işe gitmeyeyim.. Paso yatıp dinleneyim yorganın altında..” filan dedim aslında.. Ama olmadı, bir türlü yapamadım..

Oraya koştur, buraya koştur.. Eee, olacağı budur..

Oysa, bütün semptomlara rağmen, iki gün öncesine kadar, saygıdeğer hatunum fal taşı gibi açılmış gözlerle beni izlemekteyken Pentagram’ın “Geçmişin Yükü” adlı parçasına evin içinde avaz avaz haykırarak eşlik edebiliyordum.. En azından boğazlar açıktı yani.. 

Sonraki sabah bir baktım, Montrö devreye girmiş.. Boğaz moğaz mafiş.. Hatta mafiş ne kelime, keenlemyekun adeta.. Tööbe töbee..

Neyse, o yorgan altında yatıp uyuma işini cuma gecesi (erkenden) girdiğim yataktan cumartesi öğle vaktine doğru çıkarak gerçekleştirebildim nihayet..

Yalnız, cumayı cumartesiye bağlayan o geceyi -ateş mateş yoktu ama- cidden sanrılarla filan geçirdim.. Kötüydü demeyelim haydi ancak, iyi de değildi yani..

Şimdi biraz daha iyiyim.. Lakin hala bir kırıklık, bir güçsüzlük, bir atalet hissi var üzerimde.. Bezgin Bekir vaziyetinde dolanmaktayım evin içinde.. 

Şimdi, zaten hastayım tamam, yapacak bir şey yok, kabul ettik.. de,

Üstüne üstlük, akşamki maçın gerginliği gelip çöreklendi mi üstüme?..

Arkadaş, nasıl bedbaht bir camiaysak artık, yeni hoca gelir.. Gelirken yanında yeni ve yabancısı olduğumuz bir düzen de getirir.. O hocayla ve o sistemle ilk maçımız tutar ts deplasmanı olur..

Bu nasıl bir lanettir, anlamak mümkün değil..

Tersimizden mi kalktık, incir ağacının dibine mi pisledik, küle mi işedik, neettik, bilmedim gitti..

Allah’tan, karşı taraf da gergin.. Onlar da korkuyor..

Çıt çıkmıyor o yandan da.. Ööylecene yatmış, bekliyorlar..  

Ölü taklidine girmişler sanki, mık yok..

…..

Peki, sen niye gerginsin birader diyene pis bakarım, baştan söylemiş olayım..

Hayır, bu sezondan bir umudum, bir beklentim zaten yok, yok olmasına da..

Hiç olmazsa şu maçı namusumuzla bir atlatabilsek..

…..

Yani, arkadaşlar, sonuç itibariyle hastayım, gerginim, sinirliyim..

Soru sormayın, üstüme varmayın, çünkü asabiyim ben..

Nedensiz bir asabiyet değil ama, görüyorsunuz, 

“Mazeretim Var..”

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Kıymetli üstadımız teşrif buyurmuş, sağ olsun..

    Sarf ettiği üç beş kelam yetmiş de artmıştır gönlümüzü hoş etmeye, dudaklarımıza bir küçücük tebessüm yerleştirmeye..

    Meselenin bizim elimizde bulunan kısmının halli bu kadar basit işte..
    Bir dosttan gelen iki tatlı söz şifadır cana..

    İşin kalan kısmında da bu akşam, bizim haylazlar başarılı olmayı becerebilirlerse şayet, dokunmayın keyfime..

    İyilikler güzellikler dilerim kıymetli dostum..

    2