Hakeme baskı kurabilmek..

Bilenler bilir.. Daha önceleri bir çok kez yazılarımda değindiğim bir konudur bu konu..

Futbolcuların hakeme maç içinde baskı kurabilmesi..                      

Az önce sitelerde boş boş dolanırken.. “Premier Ligdeki futbolcular neden hakemlere çok daha fazla itiraz etmeye başladı?” isimli bir makale, bir yazıya denk geldim.. 

Yazıda genel olarak futbolcuların hakeme itiraz etme olgusunu, yapılmaması gereken bir davranış biçiminden çok, bir çeşit maç içi futbol taktiği olarak idrak etmeye başladıklarının altını çiziliyordu. 

Futbolcu aslında, hakemde kararlarının doğru olmadığı ve yanlı bir yönetim sergilediği kanaatini uyandırarak, gelecekteki kararlarda bu durumu telafi etme içgüdüsünü ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Buna ek olarak, Hakemlerin büyük çoğunluğunun, kuralları özgüven çerçevesinde uygulamaya yönelmekten ziyade, futbolcularla iletişim kurmayı birinci plana almalarının bu durumun önünü açtığını söyleyebiliriz.

Diğer bir önemli etken de “zaman”.. Yazıda, Basketbol benzeri Hızlı oynanan oyunlarda itiraza vakit olmadığı için bu durum çok önplana çıkmadığından bahsediliyor. Diğer taraftan, Özellikle VAR sistemi devreye girdikten sonra futbol daha da yavaşlamaya başladı, itirazların etkisi ve şiddeti iyice arttığı bir gerçek..

Ülkemizde gelirsek, futbol zaten çok çok yavaş oynanıyor. Var da devreye girdi. 90 dakikanın 3te birinde futbol oynanabiliyor artık..Dahası, Hakemlerin duygusal yapısı ve iletişim kurmaya çok daha fazla çaba göstermeleri de, futbolcular tarafından kolaylıkla hissedilerek suistimal ediliyor. Bunların da etkisiyle itiraz çok daha fazla etki oluşturuyor.

Evet çok hoş bir durum değil. Doğru olmadığını savunan bir çok kişi de var. Ancak bu durum artık dünyanın en büyük liglerinde bile, futbol içerisinde psikolojik bir taktik olarak kullanılıyor.. ve çoğunlukla sonuç alındığı da aşikar..

Böyle bir husus söz konusu iken, ligimizde de hemen herkes bunu sonuna kadar kullanırken biz neden kullanmıyoruz??????

Son 2 maçta, 3 tane %100 penaltımızı çalmadılar. Dikkatle izledim. Bu 3 penaltının 2 tanesinde. Hiç itiraz etmedik.. Hem de Hiç ya.. Bu kadar olur..

Fener maçında, rakip 2 nizami golümüzü itirazlarla zorla VAR a götürerek sanki haksız gollermiş izlenimi yarattı.. inanın en ufak bir şüphe olsa hakem o golleri iptal edecekti, emin olabilirsiniz.. ama Aynı maçta apaçık bir penaltımız verilmedi.. O pozisyonda bizden 1 kişi itiraz etseydi ve hakem Var a gitseydi pozisyona penaltı verecekti.. 

Diğer tarafta, GSnin bu haftaki maçını açın izleyin.. Abartmıyorum, hemen her pozisyona itiraz etti adamlar.. Hakem bir süre sonra ambale oldu.. Kararlarınında değişmeye başladığını hepimiz gördük..

Evet son 2 maçımızda 6 puan alabildik ancak bu her zaman böyle olmaz. Hakemi yenmek diye bir kavram artık yok, kimse kusura bakmasın.. Futbol dış etkenlerin etkisiyle zamanla değişiklik göstermeye başladı, çok daha fazlasını da gösterecek.. Bizim de Oyunu kuralına göre oynamamız gerekecek.. Bu bir taktik artık hoşumuza gitse de gitmese de.. kabul etsek de etmesek de durum bu.. 

Yazıda, takımların transfer yaparken oyuncunun hakeme baskı kurup kuramayacağına, o karaktere sahip olup olmadığına bile bakmaya başladığından  söz ediliyor, biz de 11 kişiden kimse apaçık penaltılara itiraz etmiyor..

Olmaz..

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Yanlış anımsamıyorsam,
    Gordon’la aldığımız 3. şampiyonluğun ardından, dördüncüye doğru gittiğimiz sezonun devre arasında gs, devre arası kampına, şu anda isimlerini anımsayamadığım 2 eski hakemi davet etmişti..

    Amaçları, oyun kurallarını, rakibin oyununu bozacak bir biçimde kullanarak üstünlük sağlamaya çalışmak konusunda oyuncularını eğitmekti..

    Bildiğimiz bu -ve belki bilmediğimiz başka- eğitimlerin neticesini, takip eden yıllarda şampiyonluk sayısını arttırarak aldı gs..

    Muhammet Ali, en azından şu ana kadar, boksun gelmiş geçmiş en büyük sporcusuydu

    Ve maçlarında, gerektiği taktirde, zor duruma düştüğü/bunaldığı zamanlarda rakibini sarılarak durdurur,
    Böylece, boks sporunun kurallarını kullanarak kendisine dinlenme, nefes alma fırsatı yaratırken rakibinin ritmini bozarak üstünlük sağlamaya çalışırdı..

    Adam ayartma, şike vb maymunluklar bizim bünyeye ters şeyler..
    Hem yapamayız,
    Hem yapmaya kalkışsak yüzümüze gözümüze bulaştırırız,
    Hem başarmış olsak dahi camia kabul etmez, mazallah kulübü yakar(ız),
    Hem de zaten hiç böyle zıpırlıklara hiç bulaşmamamız lazımdır..

    Ne var ki oyunun kurallarını kullanmamak da ahmaklık olur..
    Yani top saha dışına kaçmışsa taç, aut ya da korner atmamak olmaz..
    Rakibi ve hakemi -kurallar çerçevesinde- baskı altında tutmak da bu işin gereklerinden biriyse, yapılabilir ve hatta yapılmalıdır..

    Hele de bu işlerin ustası olmuş rezil bir camiaya karşı mücadele ediyorken..

    Yalnız, bu işte aklıma yatmayan garip bir hal var..

    Bu adamlar her hafta maç yapıyor.
    Ligin tamamında kendileri hariç 17 (bu yıla özel 20) takımla, toplamda 34 karşılaşma oynuyor,

    Bu 34 maçın neredeyse tamamında akıl almaz rezilliklere başvuruyor,
    Ve kimse bunlara “gerektiği ölçüde” tepki göstermiyor..

    Tepkiler, o da her zaman değil bazı zamanlarda, üç beş mızıldanma,
    Bir iki “karından konuşmanın” ötesine geçmiyor..

    Bu cılız ağlamalar da zaten bu heriflerin görsel ve yazılı basında köşe başlarını tutmuş kalemşörleri tarafından gargaraya getiriliyor,
    Ve nihayetinde -haşa meclisten- “davulcu osturuğu gibi” güme gidiyor..

    Bu işin içinde bir iş yok mu yani?..

    The Walking Dead’deki gibi,
    Nihayetinde elinde bir beyzbol sopasından başka hiçbir gücü olmayan birinin (Negan),
    Yaratmış olduğu algı dünyasını kullanarak ellerinde envai çeşit silah olan, hepsi de ipten kazıktan kurtulmuş bir sürü adama tahakküm kurması gibi..

    Bu oyuna yüzlerce milyon dolarlık yatırım yapacaksın,
    Ve sonrasında üç beş zibidinin çakallıklarına karşı bir şey yapamayıp bayrak çekecek, teslim olacaksın..

    Garip..
    Olmaz böyle bir şey..

    Bu işin içinde başka bir iş var
    Ya da olmalı..

    (yazdığın o güzel yazıyı berbat etmemişimdir umarım sevgili Zeus)
    ?????

    • Estağfrullah üstat. Bu durum sadece futbolda yok aslında. Zamanımız insanlığında artık hak, hukuk gözetme, karşısındakine empati yapma mefhumu pek kalmadı.. Genelleme yapmak doğru değil ancak bunu gözetmeyenlerin sayısı daha fazla diyebiliriz. Dolayısıyla insanlar kazanmak uğruna her yola başvurmaya başladılar. Tabii iyi niyetli insanlar onlar gibi olsun, kazanmak için her türlü çirkefliği yapsın demiyorum.. Ancak en azından hakkını yedirmemeyi öğrenmesi lazım.. Aksi taktirde bu düzende kaybolup gitmeye mahkum olur. Bahsettiğin diğer konuda sana hakveriyorum. İnsanın isyan edesi geliyor, mantığa uymayan çok şey var. Lakin hak hukuku gözeten, karşısındaki ile empati kurabilenlerin başarılı olması önemli noktalara gelmesi kritik. Bu böyle olmadıkça, Meydanı boş bıraktıkça, bu düzen daha da kötüleşerek devam edecek.. En azından hakkını aramak, hakkını yedirmemek gerek..

  2. Baştan sona katılıyorum Zeus. Mükemmel bir yazım olmuş. Eline sağlık.
    Kasımpaşa maçında hakemin çok net görüş alanında ve çok yakınında , mensah havadayken , çok net bir itme varken, hakem bunu calamadi ya. Ve mensah da hiç itiraz etmedi.inanilir gibi değil. Eğer aynı anda 3-5 futbolcu hakeme itiraz etse, eminim var’ da bakilirdi.

    Fener Denizli maçında , fenerli futbolcular , bahsettiğin taktiği kullanmaya başlamışlar. Daha önce bu fazla yoktu.bu maçta çok bariz bu taktiği kullanmaya başlamışlar.
    Biz bu taktiği kullanmaya başlarsak eğer, çok dikatli ve usturuplu olmalıyız. Hatta bunun eğitimini almalıyız. Çünkü hakemler , bize geldi mi çok kalay kart gösteriyor ( bknz eduga ?). Hele yaşar kemal uğurlu. Su katılmamış bır O. Ç.