içinde ,

hayatımdan bir kesit daha.

Kartal Yorum ailesine sevgilerimle..

Küçükken beni annem çok döverdi. onu da o çocukken annesi çok dövermiş. annem evin en büyük kızı.. biri erkek dört kardeşi var. ama küçükler. ninem erken yaşta evlendirilmiş.. çocuk yaşta beş çocuğu olmuş. onu kaçıran kocası yirmialtı yaşında çalıştığı ekmek fırınında bir hiç uğruna öldürülmüş..ninem evden kaçtığı için ailesi tarafından dışlanmış.  dışlamayanlarda faydalanmak istemiş. ninem koskoca bir ilde beş çocuk parasız pulsuz ekmeksiz kalmış.

Cenazeden sonra komşuları yemek getirmiş bir süre. sonra ömür boyu biz mi besleyeceğiz demişler kesmişler.. ninem çaresiz.. çıkmış sokağa çöpleri karıştırmış. o zamanlar ağrı yokluk içinde.. insanlar sofraya konulanı silip süpürüyor ekmek kırıntısı artsa onuda kapıdak, köpeğe veriyor.. ninem çöplerde boşuna dolaşıyor. tam umudu kesmiş dönecekken iki tane asker görüyor kışlanın kapısından çıkmış. kazan taşıyorlar. gidiyorlar kazanı çöpe döküyorlar. dökerken ninem dökülenin yemek olduğunu anlıyor. hemen evine koşuyor koca bir tencere birde kepçe kapıyor nasıl koşuyor. sanki başkası ondan önce bitirecek yemeği..  koşmakta haklı olduğunu çöpe varınca anlıyor. çevrede ne kadar kedi köpek varsa çöpün başında.. bir anda tüm kaderine isyan edercesine ” HOOOOooooooooşşşttttt” diye bağırıyor ama ne bağırma.  kediler köpekler bir anda kaçıyor.. nizamiye kapısındaki askerler fırlıyor kapının dışına. bakıyorlar kadının biri çöpü karıştırıyor. yemeğinden olan alfa köpekler havlıyor hırlıyor neredeyse saldıracak. asker nizamiye komutanına haber veriyor. 

komutan ninemin yanına gidiyor iki askerle. askerlere emir veriyor getirin karşıma. ninem bakıyor askerler geliyor elindeki kepçeyi kaldırıyor. askerler atik davranıp iki kolundan tutup yerden kesip komutanın karşısına koyuyorlar. bir yandan sııkı sıkı tutuyorlar. komutan  napıorsun sen burda. burası yasak size. git burdan bir daha gelme. biz gelmesek köpekler parçalar seni. ninem dizlerinin üstüne çöküyor ağlamaya başlıyor. eğiliyor komutanın botlarını öpüyor. komutan ani refleksle geri kaçıyor. ninem. kocamı öldürdüler. üç gündür beş çocuğumla açız. yalvarırım komutan. az yemek alayım şurdan. komutan üzülüyor. askerlere getirin diyor. ninemi götürüyorlar nizamiye kapısına. askerler ninemin yanında komutan mutfağa yöneliyor.  az sonra komutan üç asker ellerinde beş litrelik turşu bidonu. birinde çorba birinde kuru fasulye üçüncüde yoğurt. komutan nineme bacım paran var mı.. yok. cebinden 2 lira çıkarıyor komutan. almak istemiyor ninem.  komutan emir erine içerden sivilde giydiği pantolonla gömleği getirmesini söylüyor. al bunları yıka yarın getir.  sana yemekte vereceğiz bu iki lirada senin. ben diğer subaylarda söyliyeceğim  her gün birinin çamaşırını yıkarsın. tamam mı. ninemin içini büyük mutluluk kaplıyor. komutan askerlere götürün yemekleri evine yardımcı olun. ninem olmaaz ben taşırım. üç kerede gelirim ben taşırım. askerler yorulmasın. komutanım namusuma laf olur. gelmesinler .komutan tamam demiş. o gece ve sonraki yıllarda çocuklar aç kalmadı. kışın kömür yardımı yapıldı sıcacık bir yuva oldu. ben küçükken baba dramı yaşadığım yaz. ağrıya gittiğimde çok subay evine temizliğe gittim ninemle. sadece üç kardeş yemek yiyoruz evinde hakkedelim. annem kendi kızı mecbur bakacak. biz annemi terkeden adamın çocuklarıyız artık……….

Babam ninem hastalanıp bir subayın elbiseleri üç gün gelmeyince komutanı git şu çamaşırcı kadını bul elbiselerimi al dediğinde görüyor annemi. tutuluyor. sonra bahanelerle sürekli gelip giderken annemde ona tutuluyor… sonrası malum.

( babam bandırmada bizi tekrar bıraktı. o zor dönemi ve sonrasındaki yılları anlatmaya kalbimin dayanacağını sanmadığım için pas geçiyorum. yetmrzlik yüzde yirmininde altına düştü. panik ataklar başladı. )Allahtan yarın maç var.

Haettepe merkez yurdundayım.  son senem dört dersim var. dünyada tek başınayım. ana -baba ayrı annemi 9 senedir görmüyorum. keza kardeşlerimi. babamı üç senedir. çocuklar paylaşılırken ben babama birader anneme kız kardeşimide dayım ben onu okuturum demiş yanına almış. 9 sene annemi kardeşlerimi göremedim.

Bir gün yurttaki odamızda dertleşiyoruz. sınıf arkadaşlarımdan biri bandırmalı. dertleştiğimiz bir gün.. biliyor musun bandırma yı duymak içimi acıtıyor. neden dedi bizim aile orda dağıldı ya. annem kardeşim orda olabilir. bu arkadaşınaklında yer ediyor. ayda bir sefer çamaşır yıkatmak harçlık almak ev yemeği yemek için bandırmaya gider. bir gidişinde anlatmış annesine. benim arkadaşın yuvası burda dağılmış annesi biraderi burdaymış. bi araştırsana.. annesi kadınlar arası günler olur ya.. soruyormuş. annemin adını söylüyor benim adımı söylüyor. biraderin adını söylüyor en sonunda  annemin komşusu günde. benim komşu onlar..

Aylardan ocak.. ankaranın kışı üşütür. her kes kışlık montlarıyla dolaşır ben mevsimlik montla. üşürüm diye hep yurttayım. aşırı soğuk havalarda arkadaş kazakaları ödünç alınır. sağolsun bu konularda maddi manevi desteklerler.

Ben üç yıl okudum üç yıl benim posta kutuma mektup gelmedi. her öğrencinin ayrı posta kutusu vardır yurtta. kapıdan içeri girince sol taraf duvarda 1500 posta kutusu.. üç yıl boyunca sadece benimki boş. her öğrenci okuldan gelince mutlaka sol duvara döner posta kutusuna bakar… ben dönmem… ocak ortaları yılbaşı kartlarının son kalıntıları var posta kutularında. kutu numarası yazmayan raflarda kuluların üzerinde çıkıntı var dikine duruyor. sahibi ismini görsün okusun diye. bi tane zarf var günlerdir orada kimse almıyor. ilk defa dikkatimi çekti. yardımseverim ya git bak belki tanıdıktır yardımcı ol. gittim. zarfın üzerinde ayakkabı izleri zarfın sahibinin ismi okunmuyor..  kolumdan  kazağın altından uzun kollu atletin ucunu çıkardım kuru sildim tozu giti hafif tükrükledim Erol Akdan….. Bu benim. şoka girdim. kenan evren zamanı adam boş bulduğu her yere Atatürk resmi heykeli koydurtuyor. yurdun o kısmında boş bir yer var orayada birebir boyutlarda Atatürk ün kocatepedeki taşların arasında yürürkenki resminin heykel versiyonu var. taşlar bildiğin büyük taş tam oturmalık. zaten giriş salonunda oturabileceğin tek yer orası.gittim Atamla beraber okudum mektubu. o bana doğru eğilmiş sağ eli ağzında sanki gerçekten yanımda.

Gönderen yazılmamış..  okumadan atılmasın diye.mektup annemden. yazdıklarını anlatmaya kalbim dayanamayabilir. bu yüzden pas geçiyorum. durumu iyiymiş birader yanındaymış. kız kardeşim ağrı sağlık meslek lisesinde okuyormuş son sınıftaymış. ne kendisinin nede kızkardeşimin teli yok yokki yazmamış. bir tek sağlık meslek lisesi kurumsal kurum telefonunu bulurum dedim. bir yandan gözlerim kan çanağı.  arkadaşlarım dost bildiklerim sardı etrefımı.herks çok mutlu. koştuk bir postahane bulduk aldık bir avuç büyük jeton. çevirdim numarayı 4-5 kere çaldı bir kız açtı ben ….. Akdanı arıyorum. kız çığlık attı. bağıararak abisimisin..  ben evet dedim. kız telefonu bıraktı masaya Gönüüüül ablaaaa Gönül ablaaaa diye yatakhaneye koşarken telefondan duyuyorum sesini. zaten kardeşim ilk seslenişi duyduğunda oda hemen kalkmış koşarak telefona geliyor.  bir dakika geçmedi kız kardeşimin sesini duydum. abi dedi.. kardeşim diyebildim hıçkırarak. boğazım yanıyor konuşamıyorum.. konuşmaya çalışsam böğürüyorum. kaç dakika ağlaştık bilmiyorum. biz ağlaşırken arkadaş jeton atıyor. omzuma vurdu toparla oğlum kendini. jeton bitiyor. ben toparladım gönülüde sakinleştirdim konuşacagız arkadan ağlama sesleri. gönülü seven onlarca kız doldurmuş telefon odasını koro halinde ağlıyorlar biz konuşamıyoruz. kardeşim çıkar onları odadan jeton bitiyor. sonra konuştuk. şubat tatili zamanını öğrendim. o gün ordayım dedim.

ve o gün geldi.. ağrı garajında otobüsten indim. yere bastım on santi kar ayağımda kundura. tamam çoraplar kalında ıslanınca titretiyor.  umrumda mı asla. aldım valizi karlı yolda başladım yürümeye. ayaklarım donuyor üst taraf valiz taşımaktan yanıyor neredeyse terliyeceğim. sonunda okulun bahçe kapısına geldim iki tane kız benim için nöbette. ben daha gönül der demez biri yine çığlık çığlığa koştu içeri. ötekisi aldı beni büyükçe bir odaya aldı. az sonra oda kızla doldu. giren hoş geldin abi diyor. bende hoşbulduk diyorum. az sonra on kişilik bir kız gurubu girdi.. ortadaki kız benim o dokuz yaşında zayıf kuru kardeşime benziyor diye geçirdim içimden. ona dikkatli bakınca tanıdığımı anladı abiiimm diye boğazı düğümlenerek koştu sarıldı.  biz uzun süe sarılıp öpüşüp konuştuk bizimle birlikte ordaki odayı doduran herkes. sonra herkese seslendim. Allah hepinizden razı olsun ben kardeşimle az konuşayım. hepsi saygı duydu çıktı kardeşimin iki can ciğer arkadaşı çıkmadı. iyi ki çıkmamış. bizi kaynaştırdılar. 

Sonra ben ankaraya döndüm. bir müddet sonrada bandırmaya gittim. yanımda bandırmalı sınıf arkdaşım. bana annemin evini gösterdi. o içeri girmedi. ev osmanlı zamanından kalma neredeyse yıkılacak dışındaki tahtalar artık neredeyse simsiyah. ya Allah Bismillah dedim kapıyı çaldım. annem açtı hemen tanıdım sadece 9 sene yaşlanmış. anne dedim.. Erol sen mi geldin oğlum hoş geldin gel oğlum içeri dedi. e ben öyle hayal etmedim.. sarılacaktık ağlaşçaktık. 9 senedir görüşmüyoruz sanki az önce ekmek aldığı evladına kapı açtı. içeri geçtim. o zaman sebebini anladım. içerde 6 yaşlarında bir kız çocuğu. meğer annem evlenmiş. annemin beni babamın yanına gönderiş nedenide buydu zaten. mahallenin bakkalı hal hatır sorsa eve gidince çıngar çıkarıyordum. annem artık bıktı usandı babamın yanına postaladı. babamın yanındaki biraderide kendi aldı. annemin mahçubiyetini  anladım.eline sarılıp öptüm.  anne ben büyüdüm artık. hayatın gerçeği bu. biraz oturduk çay yaptı.kahvaltılık. karnım doydu. anne onur nerde. lokantada çalışıyor. aşçı yamağı. tarif etti lokantayı evin iki sokak altında. buldum kapısından içeri seslendim onurr.. 15 yaşında bir çocuk bana doğru karanlıktan geliyor. kapıdan dışarı çıktı o beni ben onu hemen tanıdı..abimmm dedi sarıldı. beraber ağlaştık. izin al çık dedim. abi ben izin alırsam tek kalıyor yapamaz akşam evde görüşürüz..

9 sene sonra hayatımın ayıp kısmı doldu. bir daha ayrılmadık….

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Baştan sona, nasıl güzel, nasıl duygulu, nasıl dokunaklı anlatmışsın be Bodo..
    Aşk olsun..

    Ninenin çektiği sıkıntıları okurken geçen sene kaybettiğim rahmetli babam geldi aklıma..
    Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında çok fakirlik çekmişler..
    Arada sırada, yeri gelsin gelmesin “Fakirlik nedir, yokluk nedir bilir misin?..” diye sorardı bana,
    benim canım babacığım..
    Sonra kendisi verirdi cevabını: “Yokluk, yaşarken ölmek demektir oğlum..”
    Gözleri dolardı, bunları söylerken.. ???

    Allah bütün ölmüşlerimize rahmet eylesin, ne diyeyim..
    Haklarını ödeyemeyiz onların, mümkün değil..

    Yazını, her zaman olduğu gibi, yine büyük bir keyifle okudum @bodo..???

    Bütün bu yazdıklarını okurken de çok sevdiğim bir ilkokul arkadaşımın sıkça anlattığı bir fıkra geldi aklıma..

    Adamın biri, yaramazlık yapıp duran bir çocuğu “Hööyt.. Ulan..Oğğlum..” filan diye durdurmaya çalışmış..
    Ama çocuk tınlamıyor, umurunda bile değil..
    Adam, yanındakilere “Yahu, bu nasıl çocuk?..” diye dertlenince biri açıklamış:
    “O çocuğun babası mehter takımında çalışır..
    Çocuk, bu yaşına kadar kös dinlemiş.. Senin hötünden zötünden korkar mı?..”?

    Seninki de biraz aynı hesap be can dostum..
    Hani, dün de söylediğim gibi, öyle zorlukların ateşinde yanmış,
    Öyle sıkıntıların örsünde dövülmüşsün ki, şimdi yaşadıkların vız gelip tırıs gidiyor sana..

    Allah’ın izniyle bu günler de geçecek ama, hiç meraklanma..

    Yalnız, bu arada, bir düşüncemi sana aktarmazsam olmaz Bodo..

    Can dostum,
    Sen, uğraş didin yazıyorsun,
    Biz de bu tarafta insani anlamda tabii ki büyük bir üzüntüyle,
    Ancak, edebi manada büyük bir keyifle bu yazdıklarını okuyoruz..

    Üzülüyoruz, çünkü çok acı anılardan söz ediyorsun..
    Keyifleniyoruz, çünkü müthiş güzel yazıyorsun..

    Doğruyu söylemem gerekirse, arayıp da bulamadığım metinler döktürüyorsun, hasta hasta yattığın yerden..
    Allah senden razı olsun..

    ..da,
    Abiciğim, bu eski anılara, ailevi konulara girmek bu kadar üzüyor, yıpratıyorsa seni,
    Gel bu noktada vaz geçelim -eğer istersen- bu işten..
    Bırak, anlatma artık bu türden ailevi anıları Bodo..

    Ama baaaak, sakınnnnn yanlış anlama,

    Yazma demiyorum sana, der miyim, deli miyim tabii ki yaz..
    Ancak, istersen tür değiştirelim biraz, ne dersin?..

    Mesela (belli ki çok gezmiş dolaşmış, birçok yer görmüşsün) gezi yazıları yaz, şayet sen de uygun bulursan..

    Sen değil miydin yahu savaşın en civcivli olduğu zamanlarda Irak’taki(Suriye miydi yoksa) işini bitirdikten sonra cehennemden kaçar gibi, son anda, zor güç bela uçağa atlayıp ülkeye kapağı atan?..

    Hah işte, onları yaz..
    Ya da anımsadığında üzülmeyeceğin ve hatta kahkahalarla güleceğin ve bizleri de çok eğlendireceğin, üstüne ne geyikler çevireceğimiz daha başka keyifli anıları..

    Tiyatral bir yeteneğin var çünkü senin..
    Okuyanları bağlamayı biliyorsun kendine, o müthiş anlatımınla..

    Böyle yaparsak hem sen yine hızını kesmeden yazmayı sürdürmüş;
    hem de eski acı anıları deşeleyerek kendi canını yakmamış olursun..

    Burada karar verici makamda oturan sensin Bodo..

    Nihayetinde şu Allah’ın cezası Deli Ziya alnımın teriyle(yalaaann..) ??? kazanmış olduğum 2021 – 2022 sezonunu elimden alıp sana vermiş oldu bir kere..
    (laf aramızda iyi de yaptı, hınzır..)
    Yani bu sene BEŞİKTAŞ’IN DELİSİ sezonundayız..
    BODO SEZONU’ndayız..

    Mühür sende,
    Süleyman sensin..

    Şayet istersen, “Hocam, dokunma bana.. Ben bu şekilde yürümek istiyorum.. Aile anılarımı anlatırken geçmişime dönüyorum.. Kendi içimde hesaplaşmalar yaşıyorum.. Evet, arada hüzünleniyorum ama böyle daha iyi hissediyorum kendimi..” diyorsan, tek lafım olmaz..
    Devam et o zaman aynı şekilde,
    Yeter ki sen yaz hocam,
    Ben okurum..

    Ve dahi, görüyorsun, okuyorum..

    Ancak tür değişimi, ola ki, belki daha iyi gelebilir sana..

    Mesela geçen gün anlattığın o pavyon hikayesi (vallahi) çok güzeldi, çok keyifliydi..
    Sende daha neler vardır, anlayabiliyor insan..

    Diyeceklerim bundan ibaret..
    Karar vermek senin işin,
    Vereceğin karara uymaksa benim..

    Şimdilik hoşça kal diyorum..
    Yeni yazılarını da sabırsızlıkla bekliyorum..
    Sabırsızlıkla ve büyük bir merakla..
    ????????

    Sevgilerimle Bodo..
    ????????

      • Haydaa..
        Tümüyle yanlış anladın beni @bodo, yapma böyle..
        Kendin söylüyorsun be abi, bir yandan yazıyorum bir yandan ağlıyorum diye..

        Bak tekrar söylüyorum,
        Yazdığın her şeyi büyük bir zevkle okuyorum

        Ve yine büyük bir sevgiyle sana uzun uzun cevaplar veriyorum..

        Mutluluk duyuyorum seninle aramızdaki bu iletişimden..
        Ama sen kendini hırpalayınca da bu kez kendime kızıyorum..
        Durup dururken adamın başına iş mi açtım acaba diye..

        Tekrar, tekrar, tekrar, tekrar söylüyorum..
        Yaz abi..
        Ne istiyorsan onu yaz..

        Sadece, zaten sıkıntılı günler geçiriyorsun, kendini rahatlatacak şeylerden bahset istersen diyorum sana..

        Yazımı dikkatli oku lütfen,
        “Abi, sen karışma bana, böyle iyiyim ben diyorsan, bana uyar..”
        Devam et..

        Senin en sadık okuyucun olmaya devam edeceğim..
        Bak, yeminle söylüyorum, saygıdeğer hatunum bile seni soruyor bana..
        “Bodo’dan haber var mı?.. Nasılmış?..” diye soruyor..
        Vallahi billahi aynen böyle, dediğim gibi..

        Len arkadaş, neden yanlış anladın ki sen şimdi beni?
        Allah Allah..

        Yazma diyen var mı?
        Kendini üzme diyen var..

        Bana bak, küserim sana valla..
        Yapma böyle..

        Hem nasıl olsa hastanenin ismini de söyledin bir kere,
        Atlayıp gelirim yanına,
        Covid movid dinlemem pata küte girişirim, haberin olsun..
        Sen hiç ağabey sopası yememişsin, belli..??????

        Yanaklarından öpüyorum,
        Benim canım kardeşim..
        Yanıtını bekliyorum..
        ???????????

  2. Bildigim kadariyla en yasliniz benim sevgili kardeslerim.en yasliniz olarak söylüyorum,sana iyi geliyirsa seni rahatlatiyorsa yaz bodo yaz nasil arzu edersen öyle yaz yazini bir yanda haz duyarak bir yandan üzülerek,agliyarak okudum.yazinin sonunda alintidir kelimesini aradim göremedim daha cok üzüldüm.sevgili kardesim siverissonu yanlis anlama!senin üzülmemen icin öyle söyledigi belli,senin sagligin bir an evvel sihatine kavusman bizim icin cok önemli.iyi geceler yarin iyi haberlerini duymak dilegiyle.

  3. Değerli Hamdi Bostan abi bu yaşıma kadar bu yaşadııklarımı yaşamış alıntı yapacak insan tanımadım. belki daha beterini yaşayanda vardır bana denk gelmedi.. ben doğdum iilkokul 4-5 orta bir.. sadece bu üç yıl iyiydi.. birde evlendiğim 93 senesinden bugüne kadadarki bölümü. acıları bal eyledik. onlarla piştik. @sverisson üstadın dediği gibi o acıları yaşamasam belki şuan bu kadar mücadele edemez çoktan salardım. okuduysan ninemin bir hoşt haykırması dört yavrusunu ve kendini hayata tuttundurdu. o kırılma anlarrını çok yaşadım, 65 metre yüksekllikten düşüyordum, bir alttakki 30 cmm genişliğindeki karşıdan kaarşıya geçmek iççin kullannılan kalasın üstüne düştüm. bunun gibi onlarca ölümcül kaza atlattım. buna da şükür dedim hep. Rabbiim bana bir kapıyı kapadı diğerini açtı. arrtyık sanırım son kapıdayım. ardında açık kapı olacak mı olacakksa fani dünyadamı kalacam öteki tarafamı gideceğim bilmiyorum. hangisi hayırlıysa oraya gidelim..
    (eşiyim. o söyledi ben yazdım)