Nasrettin hocanın hanımı, emri hak vaki olup da dünyadan göçtükten -münasip bir vakit- sonra eş dost, konu komşu “Yalnızlık bir Allah’a mahsustur, oh hocam” diye bastırıp sıkıştırmaya başlamış; hocanın da “Eh, madem öyle diyorsunuz, peki, ne diyeyim” diye boynunu bükmesi üzerine, eşini yeni kaybetmiş bir dul hatun kişiyle hocayı baş-göz edip, ite kaka dünya evine sokmuşlar…
Lakin, hatun kişi eski eşini pek sevdiğinden olsa gerek, kaybı da çok yakın bir zamanda olduğu için unutamadığından, olur olmaz zamanlarda “Aaah, ah… Rahmetli olaydı şöyle yapardı, böyle yapardı” diye dövünür dururmuş…
Hoca, her ne kadar bu ahlara, vahlara sıkılsa da “La havle” diyerek işi geçiştirir, maraza çıkartmaktan kaçınırmış…
Ancak, bir gece, yatağa yattıklarında hanımı yine “Rahmetli olaydı…” diye söylenince hoca artık dayanamayıp, “Yeter ulan” diyerek hanımının beline tekmeyi yapıştırıp yataktan aşağı atmış…
Canı yanan kadın, ertesi gün mahkemeye gidip, ağlaya ağlaya kadıya şikayette bulununca, hocayı yakalayıp, huzura çekmişler…
Kadı kızarak sormuş:
“Behey hoca… Hanımlar bize Allah’ın emaneti değil midir?… Sen bu garip hatunu dövüp incitmişsin… Bir de okumuş etmiş adamsın… Hiç yakışır mı sana?”…
Hoca, boynunu bükmüş:
“O dediğin öyle değil kadı efendi…”
“Ya nasıl?…”
“Kadı efendi, evlendim evleneli bu hatun rahmetli eşini evimizden eksik etmedi… Mutfaktayız, rahmetli bizimle birlikte… Odada otururuz, rahmetli aramızda… Sofrada yemek yeriz, bir yanda ben bir yanda hanım, rahmetli yanımızda, tam ortamızda… En son, geçen gece, bu hatun tutup rahmetliyi yatağımıza da alınca… Ben fakir adamın kadı efendi… Yatağıma 2 kişi anca sığar… Bir ben, bir hatun, bir de rahmetli aramızda olunca… E, haliyle… 3 kişi sığamadığımızdan olsa gerek… Hatun kayıp yataktan düşmüş…”
“????…”
“Olan biten bundan ibarettir kadı efendi…”
….
….
Şimdi hocanın pozisyonuna düşmek istemem ama,
Aaah, ah… Biz eski yerimizde…
(tamam tamam, sustum…)?????
Herkese merhaba arkadaşlar…
Hayırlı olsun, uğurlu olsun…

?eski site de döşek kalmamis . Iceri bile sizamiyoz artik. Soluğu burda aldim hemen…??
O halde hem-men bir tane de benden gelsin:
Nasreddin hoca bir gün komşusundan kazan emanet almış. Almış da almasına da hocanın işi gücü cinlik…
Aklınca komşusunu oyuna getirecek ya; demiş şuna yarın bir tencere vereyim fazladan, aklını alayım!
Ertesi gün komşusu hocanın kapısını çalıyor. Hoca elinde kazan, içindeki tencereyle adamın karşısına dikiliyor.
Diyor: “Müjde! Müjdemi isterim komşu! Senin kazan doğurdu!”
Adam şaşkın; bir kazana, bir içindekine, bir hocaya bakıyor… Yüzü kıpkırmızı, gözleri kan çanağına dönüyor ve bir anda patlayıveriyor;
-avazı çıktığı kadar-
“Hoca kazanı s.kmiiiişşş! Hoca kazanı s.kmiiiişşş!”
(Kabul ediyorum, edepsizce…? neyseki admin tanıdık?… Bu arada fıkra Bahadır Baruter karikatüründen arakla…pardon uyarlama? )
Şimdi yoldaş;
Söyle bakem bana; bu hikayedeki hoca-komşu, kazan-tencere ilişkilerini nasıl yerleştirebiliriz “eski-yeni” site muhabbetine?
Kim, kimdir burada?
Diyiver bakem:))))
Tekrar hayırlı olsun???????
Bu yanıta, inan bana, Baruter bile verecek bir cevap bulamazdı…
Pes ediyorum…
?????
?????
?????
Güzel bu sitee:)) rahmetli de pek bir demodeydi canım…?
Eldeki kuş, daldakinden iyidir ana düşüncemiz:)))