içinde

Katırlarla..

Kimin hangi pencereden baktığına bağlı olarak yorumu fazlasıyla değişebilecek bir maçtı..

*

Özellikle ilk yarıda çok da iyi oynadık (bence)

Kötü ve komik goller yedik,

Ve yediğimiz gol(ler) oynadığımız oyuna yakışmadı..

*

İlk 2 golün birbirinin tıpa tıp aynı olması tam da Beşiktaş’a yakışan bir talihsizlikti, gerçekten..

Bizden başkası yemezdi zaten o golleri..

*

Penaltıyı geçelim,

Verdiler eyvallah, 

Yedik, eyvallah..

Ama oyun diyorsanız eğer, 2. yarıda 20 dk’lık bir bölümde, bir miktar aciz kalmanın dışında çok iyi de oynadık,

Şans(lar) da yakaladık..

Ama olmadı..

Ve görünüşe bakılırsa -makas öylesine açılmış ki- yakın bir gelecekte pek de olmayacak..

Üzgünüm..

*

Bir ülkedeki futbol iklimi 2 takım dışında kalan tüm ekipleri eleme üzerine kurulmuşsa, yapılacak fazla bir şey yok..

İki kulüp yarışacak,

Kah biri, kah diğeri şampiyon olacak,

Kalan ekipler dolgu maddesi görevi görecek,

Bu 2 takıma en fazla yaklaşma şansı olan “üçüncü” bir takım varsa, 

“O takım” kalan takımların tümünden daha çok kesilecek, budanacak, iğdiş edilecek,

Ve sonrasında o ülkenin takımları dünyayla yarış halinde olacak..

Yani, ülkene Silikon Vadisi kurmadan elin oğluyla yarışacaksın..

Hamitler Sanayi Sitesi’nde üreteceğin araçlar ile uzay çıkmaya kalkışacaksın..

Güzel bir çaba doğrusu,

Olur belki..

*

Şimdilik, bu mecrada gidip gidebileceğimiz mesafe (galiba) bu kadar..

Artık ligimize bakacağız.. 

Yol bitti çünkü..

O ünlü karikatürdeki söylem gibi, “Yolun kalan kısmında katırlarla devam edeceğiz..”

*

Hafta sonu baş düşmanımızla,

En sinsi rakibimizle maçımız var..

Adamlar bizi satır köftesi yapmak için elde zırhla hazır, bekliyorlar..

Akıllı olalım, direnelim, yenileceksek bile dövüşerek yenilelim..

marcao denen pezmenegin karşısında suratına doğru gelen yumrukları iki eli yanda bekleyen gs’lı bebe konumuna düşmeyelim..

Kuyruğumuz dik olsun bari..

*

Sergen Hoca’nın futbol aklının yanından yöresinden geçemem,

Geçebilecek fazla kişi olduğunu da hiç sanmam..

Ancak Hocanın, TD’lük anlamında daha çok ekmeğe ihtiyacı var,, göründüğü kadarıyla..

*

Töre ve Karaman değişiklikleri çok garip oldu..

Ne var ki o sıralarda takım öylesine güç sarf etmiş, öyle yorulmuş, öyle bitmişti ki hamle yapmaktan başka hiçbir çare kalmamıştı.. 

Ve elde skoru değiştirebilecek hamle oyuncusu yoktu..

Geçenlerde, Greko-Romen güreş müsabakası izliyordum..

Bizim güreşçi önde..

Puan farkı da güzel..

Oyundan oyuna geçiyor filan..

Ama rakibi de çok iyi çok tecrübeli, kurt bir güreşçi..

Bir ara bizimki -büyük bir güç harcayarak- belinden kavradığı rakibini havaya kaldırdı, savurmak istedi..

Yapamadı..

Ancak, o hareketi yaparken öylesine bir güç harcadı ki..

Varını yoğunu tüketti..

Sonrasında rakibi, kalan gücü ve tecrübesiyle bizim tükenmiş pehlivanı biri iki kere çırpıp maçı aldı, götürdü..

Bizim 2. yarıdaki halimiz de bunun gibiydi..

İlk yarıda o kadar güç tükettik ki, ikinci 45’e fazla bir şey kalmadı..

4. gol de biraz öyle geldi zaten..

Canımız sağ olsun..

*

Hamle demişken..

Bu hamle işleri de biraz asist meselesine benzer..

Verdiğin bir pası forvet gole çevirirse, o pasın adı değişir “asist” olur, çeviremezse, “kötü pas..”

Hoca bir hamle yaptığında giren oyuncu Kagawa ise, hemen 20 sn. sonra aldığı ilk topu filelere gönderirse “Hoca yaptığı değişikliklerle maça damgasını vurdu..” denir..

Giren oyuncu bunu beceremezse, “Zaten bitik Töre ve hiç olmamış Kenan’dan nasıl bir verim bekliyorsun be hoca?..” diye kuyruğuna teneke bağlanır hocanın..

Normaldir..

Vallahi de Billahi de ben de böyle yapıyorum..

Peki neden?..

Bu işin doğası böyle çünkü..

Taraftarlık böyle bir şey..

Bir takıma aşkla bağlanıp yenilgisine tahammül edememek böyle işte..

*

Bir arkadaşımla konuştum bugün..

“En çok oğlumla kızıma üzülüyorum..” dedi, perişan oldum..

Aynı ben, hatta aynı biz çünkü..

Ne var ki Beşiktaşlı olmak, biraz da böyle bir şeydir, yapacak hiçbir şey yok..

Sen 77 cm geriden gelirsin, attığın gole ofsayt derler..

1 mm bile önde değilsindir, çizgiyi yamuk çekip golünü yine yerler..

Çoğu kasıt, az biraz da kader.. 

*

Bir türlü yakamızı bırakmayan bir lanet midir bu?

Bilemem..

Ama biraz da Beşiktaşlılığın genlerinde vardır (ara sıra ahmaklık derecesine varan) bu kör talih..

Maçın bitmesine 3 dk kalmışken,

Karşılaşma öyle bitse tur atlayacak,

Üstüne 1 tane daha yese dahi maçı -en azından- uzatmalara taşıyacak bir takımın oyuncuları yedikleri golün/gollerin ardından topu kapıp, Allah Allah diye santraya koşar mı?..

Bu takım Beşiktaş’sa koşar!..

*

Böyle bir takımın taraftarı olduğunu bilmeyenler öğrensin işte hocam, söylüyorum..

Aldatmışlar sizi..

Sizin sandığınız o takım değil bu takım..

Daha çook ezileceksiniz, üzüleceksiniz, kahrolacaksınız..

Eşinizle, dostunuzla, gölgenizle, kendinizle dövüşecek perişan olacaksınız..

*

İşi hamasete düşürmenin manası yok ama, bir yandan da doğru be birader..

Dünyanın en büyük; en zengin, güçlü, düzenli, marifetli ülkesi miyiz?

Hayır..

Peki bu ülkeyi seviyor muyuz?..

Evet..

Tamam işte, Sistem aynı sistem..

*

Eğer bir gün bu ülke de bu takım da,

Diğerleri gibi büyük, zengin, güçlü, düzenli, marifetli olacaksa bunu ya biz yapacağız,

Ya da bizim çocuklar..

Başka kimimiz kimsemiz yok..

*

Eksiklerimizi görerek,

Başkanı, hocayı, oyuncuları olabildiğince sert ama kırıp dökmeden, sevgiyle eleştirerek,

Ama sonuna kadar ve hatta sonundan sonra da bu takımın yanında olarak devam edeceğiz yolumuza arkadaşlar..

Ben başka bir yol göremiyorum..

Gösteren varsa ve söylerse sevgiyle, saygıyla kabul ederim..

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Super….????
    Devil is hidden in details…!!!! Iste bu ligte cok ince ayrintilar,belirleyici oluyor.Bence son yirmi yilin en iyi takimi bizde.Ancak Sol bek secimi,defans gobegi ve sakatlik ve hatta donen oyuncularin formsuzlugu,ve hirsi vs.vs.vs

    Isirmak lazim,isiramiyoruz.Orta saha,orta saha ve orta saha…. Pres desen,tam degil… Organizasyon desen,tam degil..!!! Oyun akli desen,tam degil..!!
    Herseyden biraz var,Ama tam olan hicbir sey yoktu,bu aksam..

    Iyi yaptigin birseyler olmali..Maalesef o yoktu bizde.. Takim olamadik henuz.Gecen yil takimdik.Sag kanadi cok iyi kullandik.Bu sene orayi kapatiyorlar ve maalesef bu senenin yildiz adayimiz N’koudu sakat…!!!! Ve gozumuzden sakindigimiz hocamiz,ev odevini yapmamis.!!! Isimler degil,kosanlarla oynamak lazim. O isimler ne zaman kosarsa o zaman oynatirsin……

    Ne diyelim..Yine bize husranlar kaldi…Saglik olsun.

  2. İşte bu yüzden Üstadımsın. Hocamsın. Ben senin buradaki ilk yazını okuduğumda karar verdim bu adam okunur. ondan sonra her ismini gördüğüm yorumunun daha da oku suna bastım. bana ve hayatıma çok şey kattın. 56 yaşımda yatalak hasta yatağımda bana ilham oldun… yaz dedin yazdım. yazarken kurgularımda Üstat olsa nasıl anlatırdıyı düşündüm.. ama yine de kendimin dostlarıma nasıl anlatıyorsam ı kattım..
    yazdığın konuya ekleyeceğim bir şey var. biliç in mustafa pektemeği vardı. yerine adam aldırmadı inat etti her maç mutlaka oynattı. şenol hocanın necipi, güven yalçını.. bunları oynatmaz ise o maçı oynanmamış sayıyordu. bu senede Sergen hoca wellington, nskala… üç hocayıda inatları yaktı. Beşiktaş başkanı olsam sergen hocanın ilk önce bu inadını kırarım. gerekirse vallahi psikolojik destek doktoru tutarım.
    Abi resmen delilik… 30 milyon yıllık maaş aldığın yeerden iki tane kazma futbolcu yüzünden kovulacaksın.
    fazla değil 4-5 maç oynatsın. welington haftaya gese maçında penaltı yaptıracak bunu yazın. tarator keremi forvetlerini buna çalıştırıyor…
    adana demir maçı frikikten gol yedik. tamam hakem 12 metreye kurdurdu barajı da senin takım arkadaşların duvar olmuş o adam kıçını yırtsa sen faul yapmasan gol atamaz çalım attı diye rakibi bacağını arkaya uzatıp yıkıyorsun.
    benim gözümde nskala wellington, gökhan töre, kenan kahraman bu takımın topçusu olmamalı. yerlerine ocakta transfer yapılmalı. ocakta roiser i yedekleyecek sağ bek alınmalı. her maç oynamaktan birazda yedekte onu kesebilecek oyuncu olmadığından salıyor. keza ghezzal da öyle.
    serdar saatçi daha çok değerlendirilmeli. wellingtonun piyasa değeri 200 bin euroysa az iyi oynar 220 olur. serdar saatçi şu an 500 bin euroysa sezon sonu 5 milyon verirler sen satmazsın. örnek ahmet ağaoğlu.

    covid testi yaptılar dün buda pozitif çıktı. atlatamıyorum üstat.. korkuyorum.. yoksa diyorum bu itne virüs benim vücutta başka varyant mı olmaya çalışıyor.. ben bir kere deltadan dilta olmaya çalışıyor dedim onumu deniyor. bilemiyorum. bildiği kanserle kardeş oldu. onun yüzünden tedavi olamadım. daha yeni kanser böbrek üstü bezine kendini bir tutam bıraktı. yetmedi testislere sıçradı… amaan. sol kola uğramasında..

    yoruldum Üstat. gerisini gençler tamamlasın. senden benden iyi analiz yapanlar var ramızda. okumaya bayıldığım..

    kalın sağlıcakla

    • Nasıl bir yazarsın anlamadım @bodo
      Yaptığın yorum, benim naçizane yazımın önüne geçmiş, ne güzel..
      Maç konusunda, söylediklerinin tümüne katılıyorum, ne yazık ki..?

      Düşüncelerim çatallaşıyor bazen..
      Durup, “Hocaya haksızlık mı yapıyoruz acaba?..” diye soruyorum kendime..
      Sonra dönüp onun gözünden görmeye çabalıyorum geride kalmış maç(lar)ı..

      Bir yanda -boru değil- koca bir Sergen Yalçın gerçeği var önümde..
      Öte yanda gözlerimin önünde akıp giden, ve hep bir şeyleri eksik kalan bu seneki oyunumuz..
      Gerçekten bilemedim..?

      Birini ya da birilerini düşünerek yazma konusunda seninle aynı deftere kayıtlıyız, bilmiş ol..?
      Ben de bir şeyler karalarken karşıma koyduğum birine anlatırım hep..??

      Yalnız burada asıl vurgulanması gerekeni es geçmeyelim hocam..
      Bu cevher zaten varmış sende..?

      Yani, şuna eminim, yurt içinde ya da dışında çalıştığın vakitlerde,
      Veya arkadaşlarınla bir araya geldiğinde,
      Yahut evine gelen eşe dosta hep böyle güzel güzel anlatıyordun bir şeyleri sen..
      Konuştuğunda insanların ağzının içine baktığı adamlardansın, belli..
      Sadece, bu seneye kadar yazıya vurmamış, hep sözelde kalmışsın, olan bu..?

      Hani edebiyatta, “Yaşadığını yazmak / yazdığını yaşamak ikilemi vardır ya,
      Onların ikisinden de ciddi bir miktarda var sende..
      Yalnızca,
      Bu seneye kadar, daha çok yazmayı değil yaşamayı tercih etmişsin;
      şimdilerdeyse, geride kalan şu kısacık dönemde, nispeten hareketsiz kaldığın zamanda yazmaya yönelmişsin..
      Benim anlayabildiğim bu..

      Covid konusuna takılma bence..
      Gerçi biliyorum, hem çok zeki hem fazlasıyla esprili birisin, “Benim takıldığım filan yok abi, o bana takıldı, gitmiyor..” filan diyeceksin..?
      Haklısın,
      Ama ben, “düşüncelerini meşgul etme” manasında söylüyorum bunu..
      Covid gidecek, göreceksin..?

      Senin tedavi geçmişini görüp, “Ben bu adamı iyileştireceğim kardeşim..” diyerek seni kabul eden doktoru sadece bir doktor olarak görme..?
      Durup dururken ve biz hiçbir şey talep etmemişken karşımıza çıkıveren başı şeyler vardır..
      Herkes yaşamıştır bu türden olayları..

      İşte, belki de, bizlere uzanmış bir eldir o, bilemeyiz..
      Bazen uzanıp tutarız, bazen görmezden geliriz..
      Ne var ki O el, tekrar tekrar çıkar karşımıza
      hiç bıkmadan,
      usanmadan,
      büyük bir sevgiyle..?

      O doktor da böyle bir eldi demek ki..
      Uzandı sana,
      Sen de geri çevirmeyip tuttun..
      Çekip alıverdi seni o sıkıntılı günlerden..
      Tedavine başladı..?

      Sana kucak açmış bir hastanedesin,
      Başında bir melek var, gözlerine sevgiyle, şefkatle bakan..?

      Bu yıllara kadar birlikte kolkola gelmeyi başarmış kişilersiniz..
      Bu günler geçer,
      Yeri geldiğinde birbirinize gülümseyerek anlatacağınız ürkütücü bir rüya kalır geriye..?

      Her hastalık iyileşir, hiç merak etme..

      Seni ayakta tutmak için uğraş veren, çırpınan vücudunu düşün..
      Senin benliğinin yardımına ihtiyacı olan güçlü bedenini düşün..
      Olumsuz yaklaşma ona..
      Hiç eleştirme..

      Hep destekle, hep yardımcı olmaya gayret et..

      Küçücük de olsa bir zafer kazandığında göklere çıkar o başarısını,
      Hiç istemediği bir yenilgi yaşadığında omuzlarını okşa, sırtını tokatla kendi kendinin..
      “Olur böyle şeyler, üzülme.. Ne badireler atlattık biz bugünlere kadar, bunu da atlatırız..” de, vücudundaki her hücreye..???

      Covidi de, öteki illeti de (kusura bakma, adlı adınca yazacağım) sikip atarsın oğlum sen..
      Hayatın mücadeleyle geçmiş ulan senin,
      Bu dandirik şeylere mi pabuç bırakacaksın?..
      Onlar daha tanımıyor seni..

      Başaracağına inanıyorum, demek bile az kalır..
      Başaracağını biliyorum Bodo..

      Daha anlatacağın onlarca, yüzlerce hikayen var oğlum senin..
      Kendini hırpalamadan, perişan etmeden hep yaz..

      Her zaman bizzat kendin yaz..
      Çok yorulduğunda az dinlen, bitişik yataktaki yazara söyle, biraz da o yazsın..?

      Dedik ya az yukarıda, zaten hastalıkla cebelleşen vücuduna ek yükler vurma diye..
      Dinlendir arada..
      Sonra yine yaz anasını satiim..

      Koca Erul’sun oğlum sen..
      Sırtını yere getirmeyi geçtim, köprüye bile düşüremeyecekler seni inan,
      göreceksin..

      Tekrar maça gelirsek..
      ..
      ..
      Gelmiicem anasını satiim,
      Beşiktaş ne yapar eder işini halleder abi, nasıl olsa..
      Biz kendimize bakalım..

      İki yanağından, iki gözünden öpüyorum sevgili dostum..
      Sevgilerimle, canım kardeşim..
      ?????

      • Bana en zor dönemde Hızır oldun. vallahide böyle.. meğer uykusuz ağrılı geçen gecelerin yada zamanların demek daha doğru ilacı konsantrasyonunu başka alana kayddırmakmış. sen bilerek yada bilmeyerek bunu yaptın yada dedim ya ilahi güç yapman için seni benim hızırım yaptı. eşim uazını okudu düşümcelerin için teşekkür ediyor. bu son yazın içimi ısıttı. moral verdi. güö verdi. yeneceem laan bu illetleri Allahın izniyle..

        12