içinde ,

Nerde kalmıştık?…

Kartal Yorum ailesi ve Üstatlara saygıyla…

En son Edirne de babam bana voit basketbol topu almıştı. ben değil oynamak basket nedir nasıl oynanır bilmiyorum. bu yüzden önce onunla futbol oynamayı denedik. ilk şutu atan herkes sağ ayağının zonklamasıyla topa bir daha vurmadı. sonra elimizde basket topunu gören büyük abiler bizi meslek lisesinde bir basket sahası var götürdüler oraya. önce kendi aralarında maç yapılar.maçtan sonra bir abi bize top tutmayı pas atmayı turnikeyi öğretti. o günden sonra okul çıkışı eve gel yemek ye doooğru meslek lisesi basket sahası.hava kararıncaya kadar…

Basketbol maceram babamın bana bisiklet almasıyla son buldu. e tabi aynı hatayı bisiklette de yaptı. satıcı sormuş abi nasıl bir şey istiyorsun.. babam parası öemli değil en iyisi olsun…bisikleti olan yaşıtlarımın bisikletinin ara demiri yok, küçük tekerlekli hafif hele babası gümrükte çalışan çocuğun bisikletinin oturma yeri uzun sırtını yaslayacağın yeri var.üstüne üstlük vitesli.kontra freni var.alırken beni götürse verdiği paranın yarısına ondan aldırırım.

akşam eve geldim annem neşeli. kardeşlerim kıkır kıkır gülüyor. babam geldi az sonra ilk kendi denemek istemiş. az ilerdede düşmüş elbisesi tozlu dirseğini ovalıyor. yinede gülüsemeye çalışıyor. al oğlum güle güle kullan. aldım. aldımda bisiklet benden büyük. biz yaşıtlarımla arada bizden bir yaş küçüklerin bisikletini bi tur atayım sana misketlerimden veririm falan diye az biraz tecrübelendik teee bu öyle bir şey değil. ben bisiklete binemiyorum ki. babam anladı durumu beni kaldırdı oturttu seleye.hah tamam oldu diyecekken. ayaklarımla pedal arasında on cm var..bunu görünce ben hariç hepsi katıla katıla gülmeye başladı.bozulduğumu gören babam indirdi beni.meğer selesini kendine göre ayarlamış.indirdi tekrar oturttu, bu sefer ayak parmaklarımı zar zor değdirebiliyorum… babam oğlum hep böyle kalmıyacaksın büyüyecen 6 ay sonra binersin.. ne diyeyim çocuğum daha.şimdiki aklım olsa baba bir saat olmuş alalı gidelim beni göster bisikleti göster bu buna olmadı de sırtından dayamalıyı al. dedim ya çocuğum daha akıl edemiyorsun.

Ertesi gün oldu.sabah okula gittim. hayatımın en uzun dersleriydi..matematikçi okekleri obebleri anlatıyor ben yemişim senin kekini modundayım. türkçeci geliyor dil bilgiss de da neden nerde ayrı yazılmalı diyor ben dedanın kurbanı olayım hocam modundayım ..yalnız çok güzel kadındı bitmesin dersi hep anlatsın isterdim ilk kez itici geldi..

Nihayet dersler bitti. eve geldim. sokak kıyafetlerimi giydim e karnım aç.gittim mutfağa ekmekten bir dilim kestim. üstüne güzelce Sana yağını. yemeye vakit yok.ısırdım bir lokma onu çiğerken ekmeği ısırdım artık ekmek ağzımda sallanıyor ben dooğru giriş kapısının yanındaki bisikletin yanında zar zor çıkardım dışarı. bi sorun var dün akşam babam bindirdi ben buna binemem.. olmaz illaki binecem. önce sanayağlı ekmeğimi bitirdim. sonra kafam çalışmaya başladı.yüksek bir kaldırım buldum.bisikleti kenarına koydum sağ ayağımı attım selenin üzerine oturdum.sağ ayağımın parmakları sağ pedalın üzerinde.tuttum direksiyonu ya Bismillah deyip pedala yüklendim ama bisiklet ağır parmak gücü nasıl yeterli olsun. ben nasılsa süreceğim dye beni emniyette tutan sol ayağı çekince kaldırımdan daha bir metre gitmeden düştük. biraz hırslandım. ikinci sefer seleye oturmadım.attım sağ ayağımı pedala tüm ayağım oturacak şekilde bastım. tüm gücümle ittim pedalı. Allahım sana geliyorum. seleye oturamıyorum ayakta sürüyorum ama oldu işte.

Ben o bisikletle Edirnede ne kadar gezilecek yer varsa gezdim.bir bakmışsın meriç kıyısındayım ertesi gün kırkpınrda.Edirne gezmediğiz mahalle kalmadı. sonra bir gün bisikleti yandaki dev-yol derneğinden bir abi bir turluğuna istedi. bir hafta sonra annem elinde süpürge sopasıyla derneğe girip ” kiiim aldıysa getirsin oğlumun bisikletini.başlarım sizin devenizden yolunuzdan. ne deve yolu istiyonuz  asfalt neyinize yetmiyor” 

Nemi oldu… içerde var otuz kırk devrimci. ben korkudan içeri girememiştim sadece kapıdan anneme bişey yaparlarsa koşup polise haber vereceğim modundayım. annemin azarı bitince önce derin bir sessizlik sonra aynı anda o kadar insan kahkaha atarmı be adam. ben kapı dibindeyim camlar titredi. yaklaşık üç dakka sürdü gülmeleri. arada kesiliyor birinin bir daha aklına getirip gülmesiyle hepsi tekrar gülüyor. sonra ortam sakinleşti. dernek başkanıymış bir abi annemi masasının karşısına oturttu. annemle az konuştular annem kapıdaki beni gösterdi el işaretiyle gel gel yaptılar. gittim. abinin yüzü çok güzeldi.yalnız saçının sol yanında yaklaşık beş cm beyazlık vardı.çok garipsemiştim.

Abi, anneme abla hemen bulup getirtiyorum akşama elinizde dedi. elini cebine attı on lirayı bana uzattı. al dedi kendine bir şeyler alırsın. ben parayı almadım. babam bana veriyor gerek yok dedim. annemde gerek yok bisikleti getirin yeter dedi. 

Akşam bisiklet geldi..benim bisiklet çimen yeşili ama çoğu yerine kırmızı boya dökülmüş. arka tekerlek balon yapmış,ön ve arka tekerleğin rulmanlarının çoğu kırılmış yani bisikletin haşatı çıkmış. meğer benim bisikleti önceden belirledikleri duvara gece yarısı gidip tek yol devrim,  dev-yol falan yazmak için kullanmışlar. bekçi gelince de bisikletle hızlıca kaçmışlar. kaçarken dökülen boya bisikletteki. 

Neyse dedik. ertesi gün bisikleti tamirciye verdik. ama adam nasıl ustaysa bisiklet bu kadar mükemmel değildi. e tabi devrimci gençlik bize karşı mahçup. kendi aralarında da deve yolunu ‘ napcanız asfalt neyinize yetmiyor’ efsanesi. annemi kapıda gören devrimci kızlar yalvara yakara annemi çaya davet ediyor, annemin inadı kırılıyor, küçük kardeşimi alıp gidiyor. gidiş o gidiş. her Allah ın günü aynı saatte üçle-beş arası çay saati. annem kardeşim orda. kardeşime marşlar öğretiyorlar sonra bir masanın üzerine çıkartıp okutuyorlar. gelip bir de evde okuyor bizede ezberletti.

‘ bir mayıııııııs, bir mayıııııs, işçinin emekçinin bayramıııııı… Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkın bayramıııı’

‘ Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, devrim için öldüler….devrimin şaanlı yoluda………….

hatırladıklarım….

Sonra bir gün.. çok korktuk..içlerinden dört beş abi büyükçe  bir bezi açtılar. vesikalık çizim. simsiyah saçlar..sol yanda bembeyaz dikine bir saç. o an ne kadar üzüldüğümü anlatamam. sonradan öğrendik sırtından vurulmuş. katilini göremedi. zaten katili de asla yakalanamadı…

İşte o gün Edirne den soğudum. zaten kısa süre sonra babamın işi bitti. taşındık..

Bu gecelik bu kadar.. yoruldum.. yarın devam ederiz. sıkılırsanız.. belirtmeniz yeter.iç dünyama dönerim.

kalın sağlıcakla.

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Ne iş yaparsın, mesleğin nedir, hayatını nasıl kazanırsın bilmem @bodo..
    Ama geldiğin şu noktadan sonra, taburcu olmanın ardından ne iş yapacağını görebiliyorum, haberin olsun..
    Aklına gelen gelmeyen her dergiye yazarsın sen arkadaş..
    Geçimini çıkartmanın çok ötesinde keyfini çıkartırsın bu hayatın..

    Uzun zamandır içine girmediğin bir odanın hep kapalı duran, hiç açmadığın bir penceresini açtın artık sen..
    Bir daha kapatmaz; ama zaten kapatamazsın..

    Çünkü burası bir pencere bile değil, bir geçitti aslında..
    Seni bambaşka yerlere taşıyacak bir geçit..

    Orada yürürken gördüklerini anlatmaya devam edesin, değil mi?..

    Saygıdeğer eşine ve sana… haa, pardon, bir de bitişikteki yazara sağlık, sıhhat diliyorum..
    Şifa diliyorum..
    Dayanma, direnme gücü diliyorum..

    Yürekten sevgilerimle..
    ?????

    (öğretmen güzeldi, değildi meselelerine gireyim deme sakın..
    bak, uyarıyorum..
    yazı bu, alır adamı olmadık yerlere götürür..
    sonra iş almayalım başımıza, tamam mı?..
    hem o işler senin değil, bizim @ilgrandeturco‘nun alanına girer..
    papaz olmayalım şimdi adamla, durup dururken..
    anlaştık di mi?..

    bak evladım, soba bu, sıcak, yakar..
    sakın haa, det!..
    hııı!..)

    ?????
    ?????
    ?????

  2. @sverisson üstat, senden önce tanımadığım biri bana sen sanırım yazarsan iyi yazarsın anlat bakalım hayatını dese ve sıkıntılarını gidereceğim abartıyorum sana milyon vereceğim dese bu duyguyu yakalar mıyım bilmiyorum. buradaki ince nüans bunu sen istedin. sen benim son yıllarda yazılarını fikirlerini beğendiğim üstüne üstlük yüreğinde Beşiktaş sevgisi sonsuz olan bir Üstatsın. bunları yazmamı sen istedin. ben her yazıma başlamadan önce seni karşıma oturtur, bütün başımdan geçenleri sana anlatırım. bu anlattıklarım dosta anlatılır. anlatılanı anlamayacak kadar duygusu olmayan insanlar içinde elbet gereksizdir. ben edirne de felaket derecede fakir roman vatandaşta gördüm ben onlara göre saray çocuğuydum. basit bir gümrük memuru komşumuzun bir sene sonra altında trans am arabayla mahallede turladığınıda. o kadar aç gözlüki elindeki kırmızı birde beyazı olsun deyip iki ay sonra kapısının önünde ardı ardına iki trans am. valla am yazıyorum diye kızmayın. halen daha kızgınım o.ç ğuna. sorduk arabanın markasınını trans em dedi. ama am diye yazılıyor. ben içimdeki çocuk isyanıyla ‘ senin ben am ına koyayım ‘ haykırışımı hatırlıyorum. keşke hatırlamasaydım. tansiyonum yükseldi durduk yere. tansiyon düşünceye kadar bana müsade.

    • Hay deli hay..???
      Durup dururken,
      Kendi kendine tansiyonunu fırlattı adam, iyi mi?..??
      Ondan sonra da soruyorlar bana, “niye hep tööbe töbee diyorsun?..” diye..?
      Al, buyur bakalım, başka ne denilebilirse sen söyle..
      ????

      Hocam, gözünü seveyim dur, sakin ol..
      Bunca yılın ardından, sanki daha yeni tanışmış gibiyiz..
      Daha keyfini süreceez bu işin..
      Şimdi o elindeki tansiyonu yavaşça yere bırak, gevşe ve rahatla..?????

      Yukarısı şakaydı, burası ciddi..
      Ne yaparsan yap, ama lütfen kendini yormadan..
      Ok?..
      ?????
      ?????