Öğüterek Yok Oluyoruz.

İnsan yaş aldıkça tıynetinde derin değişikliklere maruz kalıyor. Yaş alarak öğrendim. Yeryüzünde söylenen büyük yalanlar vardı hani.. Demokrasi, yaşama hakkı, düşünce özgürlüğü gibi..

Demokrasi, yaşama hakkı ve düşünce özgürlüğünün küresel çapta ne büyük bir yalan olduğunu Filistin meselesinden sonra çok güzel görmüştür dünya. Daha da görmeyen varsa kıçındaki kazıkla 20 yıl sonra neyin ne olduğunu anlar.

Güçlü olduğun, birlik olduğun, kendine müdahale ettirmediğin, ayrıştırmadığın sürece demokrasin de olur, yaşama hakkın da.. Tüm düşüncelerden azade, bizzat hukuksuzluğun ve cellatlığın bayrak tutan güruhunu temsil eden küresel çetelere bir pundunu bulup hayranlık besliyorsan ve bu hayranlığı fikir olarak önüme sunuyorsan senin tutsak düşmüş düşüncenin özgürlüğünü ben kabul etmem, ben bunu yemem..

Hür adamın hür düşüncesi olur. Bokun içinden çıkamamış zihinden türeyen düşünce de boktur. Ötesi değil..

Keza, X kişilerden dolayı Beşiktaş’ın puan kaybetmesini isteyen, puan kaybedince sevincini açığa vuran BEŞİKTAŞLI adamların hangi düşüncesini önemseyelim kardeşim? 

Geliyorum bize..

Çok değil 10 gün önce Burak Yılmaz’la ilgili kısa bir yazı yazdım. Özetle dedim ki, daha 3 ay önce futbolcu olan, antrenörlük eğitimi bulunmayan, taraftarın gözünde yeni yeni pozitif imaj çizmeye başlayan ve her an eski defterlerin açılma ihtimali olan bir adamı Beşiktaş’ın başına, hele hele sezonun henüz ilk bölümünde ve hele hele kriz ortamında bu takımın başına getirmeyin. Beşiktaş’ın, sırat köprüsünden geçtiğimiz bu dönemde soluğunu tümden keseceğiniz gibi, Burak Yılmaz’ın Beşiktaş sayfasını da bir daha açılmamak üzere kapatırsınız.. 

Bir sayfa daha kapandı. İş bilmezlikten, fırsatçılıktan, arkasına sığınılacak adam arayışı merakından bir adam daha kaybettik.

Burak Yılmaz’la ilgili düşüncelerimin birçoğu değişmedi. Genel kanının aksine pozitif bakıyordum bu şahsa. Bailly mevzusunda sarf ettiği korkunç sözleri bile köşeye sıkışmışlığına, paniğe kapılmış ruh haline ve acemiliğine veriyorum. Zamanında panik halde neler yaptığımı, neler söylediğimi düşünüyorum da, Burak’a gık diyemem. Maç sonu açıklamalarında SAĞLIKLI DÜŞÜNEMEYEN BİR ADAMIN HEZEYANLARINI GÖRMEMEK MÜMKÜN MÜ? Unutulmamalı ki, Burak Yılmaz, Fatih Terim’in elinde kirlenmiş bir adam. Emreler, Ardalarla da kötü öğrenmeler sağlamış bir kişi. Beşiktaş, Burak’ı bambaşka bir kişiliğe dönüştürebilirdi. Örnekleri var. Beşiktaş’a ilk geldiğinde hafif fırıldaklık sezdiğimiz Oğuzhan Özyakup şahane bir adam olup çıktı. Burayı özümsedi ve buralı oldu. Burak da olabilirdi. 

Hep söylüyorum, reytingi yüksek adamları bu camiadan soğutmamak, uzaklaştırmamak lazım. Yarın medyada güçlü olmak istiyorsan bu adamları Beşiktaş değerleriyle donatıp topluma sunman lazım. Harcamak kolay. Bak 10 günde bitirebiliyorsun bir bireyi..

Yeni bir sayfa açacak Beşiktaş. Açılacak bu sayfa Beşiktaş’a güzellikler getirsin. Yeni gelecek yönetimin işi çok zor, çok kolay..

Beşiktaş’ın elinde korkunç kötü bir takım var. Bu takımdan bileti kesilip gönderilmesi gereken adam gırla. Bu takımın isabetsiz dokunuşlara tahammülü yok. Galiba ilk kez Beşiktaş NOKTA ATIŞI işlere muhtaç halde. Bu işin zor kısmı..

Kolay kısmı ise, hangi icraati yapsalar güzel görünecek. Çünkü kendilerinden önce bu takımın yönetimi yoktu..