Onur Meselesi!

Bardak taştı taşar kardeşim..

Mevzunun ta kendisi Onur Bulut’tur..

Beşiktaş’ın halihazırda yaşadığı vahim durumun her bir düğümünün Onur Bulut’a bağlandığını görmek lazım artık. 

Tek bir soruyla konuyu açmak isterim.

** Şu anda sahada Deli Memet gibi dolaşan Onur Bulut ile, Kayserispor’da ve Beşiktaş’a ilk geldiği dönemde muazzam futbol oynayan Onur Bulut aynı kişi mi?

Ortada bir Kayserili kurnazlığı yok da bu adamın sahtesi bize gönderilmesiyse, sahteliği başka mecralarda aramak gerekiyor bence..

Sahteliğin dik alası Beşiktaş’ın ”yeni yeniçerilerindedir”..

Bir adama kaldırabileceğinden fazla baskı uygularsanız, o adamın aptallaştığını görürsünüz. Bırakın baskıyı, girdiğiniz bir restoranda 10 masanın tamamı size bakıyorsa, sandalyenize oturana kadar bir miktar ter dökersiniz. Aşırı baskıya maruz kalan ve ”büyük takım deneyimi” yeterli olmayan bir futbolcunun metabolizması değişir. Yapabileceği hiçbir şeyi yapamaz hale gelir. Risk almamak, yuhalanmamak için maç boyu yana ve geriye oynar, yana ve geriye oynama olasılığı bulunmadığı hallerde de eli ayağına dolaşır, ağır saçmalar.. Onur Bulut’u insanlıktan çıkaran vahşilerden arınmadan hiç bir halt olmaz bizden, açık konuşmak gerek.. Çünkü Onur bu değil.. Onur iyi topçu kardeşim.. İster kabul et, ister etme…

Aynı kitle, zamanında Beşiktaş’a ”layık görmediği” Umut Nayir’i, daha bir kez Beşiktaş forması giyemeden sosyal medya hesaplarını kapatmaya zorlamadı mı?

Farklı bir ülkedeki ikinci haftasında, henüz yeni bebeği olan Musrati’nin sosyal medya hesaplarına yorum engeli getirmesi, aynı haftadaki maçta tel tel dökülmesi bize bir şey anlatmıyor mu?

Beşiktaş’ın bu şahinleri, Beşiktaş’ın bizzat kendisine, futbolcularına kurdukları baskıyı rakiplere kursa, iç sahadaki hakemlere kursa, federasyon ve kurullara yöneltse daha fonksiyonel bir netice almaz mıyız?

Bütün bunlar bir yana, taraftarın bir bölümünün son tahlilde ”Fenerbahçe’ye yanlama”, açıktan ya da örtük şekilde destekleme talihsizliği, boktan taraftarlık anlayışına tüy dikmek değil de nedir?

Umarım bu dağınıklığımız, kafa karışıklıklarımız, savruluşlarımız, son 3 yılda yaşadığımız korkunç başarısız dönemin ”geçici bir yan etkisinden ibarettir”..

Yok değilse, benim tuttuğum, aşık olduğum Beşiktaş ile bu kelle avcısı kardeşlerin tuttuğu Beşiktaş bir daha asla aynı takım olamaz.. Tutkuda, sevgide, aidiyette ortaklığın kurulamaması halinde çok çekilmez bir öğütme rezonansına maruz kalacağımız da unutulmasın..

Çok değil 1 ay sonra Semih Kılıçsoy yuhalandığında bu yazım haklı çıkmaz umarım..

Sevgiyle..