içinde

Rebic..😶😐🤐

Ürkütücü bir sağlık sorunu(benim değil..) nedeniyle acillerde uğraşmaktan izleyemedim maçı kardeşlerim.. Ama, forumumuzdan ve sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla, eğri geminin doğru seferi misali, isabet de olmuş galiba böylesine moral bozucu bir karşılaşmaya şahit olmamam..

Asırlardır ayağımıza dolanıp duran ve aslında yaşadığımız evrende yok hükmünden öte bir kıymet-i harbiyesi bulunmayan şu ibb denen lanetli camia(???)nın takımını sahadan silip süpüremeyecek kadar düşkün bir profil sergileyen Beşiktaş’ı izlemediğim için şanslı mıyım acaba diye durup düşünmeden de edemedim doğrusu..

Velhasıl-ı kelam, sevgili hocamız Santos’a Günah Keçisi muamelesi yapmanın en geçer akçe olduğu şu zaman diliminde -kimse kusura bakmasın ama- bu “keyifli??” eylemden kaçınmak niyetinde değilim bendeniz de..

Anladığım kadarıyla, uzun süre 1 – 0 önde götürdüğümüz maçı bilmem kaçıncı dakikada yediğimiz golle berabere kapatmış, böylece ibb denen kerkenez sürüsüne 1 puan verip avucumuzun içindeki 2 puanı havaya savurarak üçüncülük şansımızı biraz daha zora sokmuşuz bu gece..

….

Dostlarım, kardeşlerim, yurttaşlarım; 

Romalılar..

Hani slogan kalıplarımız vardır bizim, “Çaya çorbaya limon..” misali olur olmaz her yerde kullandığımız: 

Futbolda, bir TD’ün takıma etkisi/katkısı %10’dur, bilemedin 20’dir..

Yanlış..

TD’ün takıma katkısı belki tartışılır ama, etkisi %100’dür abiler..

O nedenle bir oyuncuya 3 milyon, 5 milyon verdiğimiz şu günlerde sağlam bir TD’e de bir o kadar euro tosluyor takımlarımız, bu ülkede..

Yani, iyi futbolcu olmadan iyi oyun oynanmaz, evet.. Lakin iyi TD olmadan da iyi oyuncular organize edilemez.. 

O nedenle takımlar iyi hoca peşinde koşarlar..

İyi oyun, ancak iyi bir hocayla kurulabilir çünkü..

….

Bu anlayışla baktığımızda, meseleye, görürüz ki,

Bu kardeşimizin bizim takım oyununa bir etkisi de olmadı ne yazık ki, herhangi bir katkısı da..

Neden?

Çünkü:

Çok önceleri, radyonun en etkili medya aracı olduğu yıllarda kan anonsları yapılırdı sıkça..

“Falanca hastanede yatmakta olan kanamalı bir hasta için, çok acele, şu grup kana ihtiyaç vardır..” filan..

Peki o grup olmasa da bu grup kan versek olmaz mı?..

Olmaz!..

Niye peki?

Kan uyumu diye bir gerçek var bu dünyada da ondan..

Aynı durumdayız bizler de şu anda, abiler..

Bu amcamızın kanı bizimle uyuşmadı..

İyi, peki ama, neden hala devam ediyoruz o zaman biz bu yola, bu kardeşimizle?

Kendimizi avutma konusunda üstümüze kimseleri tanımayız camia olarak da ondan..

Şöyle bir sloganımız var bizim, sıkı sıkıya sarıldığımız: 

Santos Hoca lig usulü yarışmalarda pek olmasa da, Kupalarda, yani turnuva usulü yarışmalarda çok başarılıdır.. Bu nedenle, bu seneki baş hedefimiz olan ZTK maçlarında başarılı olacak ve bize kupayı kazandıracak ve bu yolla Avrupa Kupalarına gitme hedefini yakalamamıza yardımcı olacaktır..

Öyle mi peki?..

Bence değil..

….

Santos Hoca en son Polonya Milli Takımını çalıştırıyordu.. Ve bir turnuvaya hazırlama gayretinde olduğu Polonya Milli takımından başarısızlığı nedeniyle uzaklaşmak zorunda kaldı..

Aynı durum bizde de geçerli..

Henüz izlememiş olduğum bu geceki maç dışında kalan karşılaşmalarda gördüğüm kadarıyla, “Bu hocayla gidersek biz askere, kolay kola alamayız tezkere..” abiler..

Bu hocanın bu futbol anlayışıyla Antep’i, Antalya’yı, ibb’yi eşekten düşen karpuza çevirememişsek şayet biz, ne A.Gücü’nü eleyebiliriz kolay kolay, ne de Trabzon’u..

Ne ligde üçüncü olmak o kadar kolaydır bu oyunla bu ülkede, ne de ZTK’yı kazanıp kupaya (ve dolayısıyla Avrupa’ya) ulaşmak.. 

Ve haydi, körün taşı misali, tut ki denk geldi, üçüncü de olduk, kupayı da aldık, Avrupa’ya da yollandık..

Bu futbolla Avrupa’da ne yapabiliriz biz abiler?..

….

Santos Hoca’yı biraz Rebic’e benzetiyorum, son zamanlarda..

Rebic harika bir oyuncu, ama oynamıyor, o nedenle tek kuruşluk faydası yok, o nedenle ayırmalıyız yolları derhal, yahut en kısa zamanda..

Santos üst düzey kariyerli bir hoca, ama oynat/a/mıyor takımı, o nedenle tek kuruşluk faydası yok, o nedenle ayırmalıyız yolları derhal, yahut en kısa zamanda..

….

Beşiktaş’ın kaybedecek tek bir saati, tek bir dakikası yok kardeşim..

Herkes az öteye gitsin, kendi önünden yesin.. 

Biri çıkıp, birilerine, “Almayacaksan tükkanın önünü kapatma birader..” desin yani artık, bir zahmet..

Bu nedir canım?..

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin