içinde

Skor Yazarlığı

Bir iki televizyon yorumcusuna baktım. Klasik skora göre cümleler. Hatta bazıları dünkü yenilgiden sonra artık önümüzdeki senenin planlanması gerektiğini düşünerek Önder hocanın yetersizliğini ima ediyor ve yeni teknik direktör konusunda bir an önce karar verilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Malum Beşiktaş teknik direktörlüğü pek çok yerli teknik adamın rüyasını süsler. Gece o formanın kendi yönetimlerinde Şampiyonlar Ligi kupası kaldırdığını, hadi o olmasın, lig kupasını kaldırdığını görürler rüyalarında. Bu kişilerin ekranlarda eski ve yeni bir dolu bağlantısı var. Yorumcuların böyle cümleler kurmalarını bu bağlantılarla ilişkisiz düşünemiyorum. Aman diyeyim. Bu duruma dikkatli olmak ve yeşerecek fidanı ağaç olmadan ve hatta ağaç olduktan sonra kesmemek lazım. Malum Fenerbahçe şu an forslu yorumcuların elinde teknik direktör gönderilip getirilen bir oyuncağa döndü. Bizim eskiler dahil insan kaynağımız o kadar çiğ değil ama yine de dikkatli olmak lazım.

Şimdi gelelim asıl meseleye. Benim sahada gördüklerimle bu yorumcuların sözleri hiç bağdaşmıyor. Konyaspor İlhan Palut yönetiminde bu ligin bana göre “kadrosuna göre” en iyi futbol oynayan iki takımından biri. Trabzonspor şişirmeleri falan yalan. Kendi sahalarında maç boyu iki pozisyona girebildiler ancak. Abdullah Avcı o takımı daha çok sıkar. Neyse. Asıl konu şu. Bu Konyaspor’a karşı bence Önder hoca geldiğinden beri oynadığımız en iyi oyunu oynadık. Rakibi ciddi anlamda kendi sahasına yollayıp benim hatırladığım üç net gol pozisyonuna girdik. Oyun üstünlüğü bizdeydi. Oğuzhan, Pyaniç ve Gezal etkiliydi. Aslında normal puan standartlarında olsak beraberliğin tolere edilebileceği bir takım Konya şu anda. Ona rağmen biz galibiyete daha yakındık. Ama “onla da onsuz da olmayan” Vida’nın gereksiz hamlesi başta, Ersin’in çevresini kontrol etmeden yaptığı müdahale bizi yenik düşürdü. Ben oynanan oyunu beğendim. Bu sene ilk defa takımın geleceğe dönük iyi mesajlar verdiği bir maçımızı izledim. İnşallah böylesi oyunlara bakmayıp Önder hocaya ilişkin yanlış bir karar verilmez.

Son olarak bir iki futbolcuya değineyim. Başta Ersin. Kendisi hiçbir zaman Uğurcan ya da Muslera gibi refleks kalecisi olmayacak. Buna gerek de yok. Ayrıca Mert Günok gibi yalnızca pozisyon kalecisi de değil. Geçen seneki başarısı bu ikisini iyi harmanlamasında yatıyordu. İki maçtır anlamsız plonjon göstermeler, son pozisyondaki gibi kendisi ile ilgili olmayan pozisyonlarda,  kalecilik gösterilerine dönüşüyor. İkincisi Batşuayi. Bir iki maçtır benim genel intibamın aksine iyi oynamaya başladı. Özellikle şu sağdan kavisli vuruşları iki maçtır çok iyi. Tabii ne yazık ki o da bir Abubakar olamayacak hiçbir zaman. Oğuzhan ve Pyaniç etkili oynuyorlar. Oğuzhan uzun seneler sonra ilk defa ağırlığını koyuyor maça. Bu maçta onun değiştirilmesi bence Önder hocanın en büyük hatasıydı. Pyaniç de takımı çok sahiplenmiş çok da yetenekli.

Önder hocanın birkaç hücum seti üzerinde çalışması ve oyunu hücumsal anlamda geliştirmesi gerekiyor. Ben beşer maçlık seriler yakalayacağımızı düşünüyorum bundan sonra. Yeter ki hocanın gönlü ilk paragrafta anlattığım sebeple kırılmasın, kendisine yetersiz olduğu hissettirilmesin.

Tabii tüm bunlar benim yıllara dayanan kendi futbol izleyicilik deneyimime dayanan yorumlar. Futboldan ne kadar anladığım da tartışılır. Yine de böyle. Saygılar ve sevgiler.

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin