Solskjaer’in gözlerindeki pırıltı ✨

Basın toplantısının büyük kısmını izledim. İlk intibam gayet olumlu. Beni en çok etkileyen, Hoca’nın sesindeki heyecan ve kendi ifadesi ile “coşkusu” oldu. Belli ki hakikaten zor bir işe giriştiğinin farkında ama savaşmaya ve mücadeleye hazır. Açıkçası GVB ile mukayese ettiğimde şunu anlıyorum ki Hollandalı buraya enayilerle yaptığı ballı anlaşma sonucunda her halükarda kasasını dolduracağı mantalitesiyle gelmiş. Bunu da gerek basın toplantılarında sorulara verdiği cevaplar ve gerekse de  “umursamaz” hali açıkça gösteriyordu. Bir süre sonra alınan kötü sonuçlara rağmen sahada hiçbir müdahalede bulunmaması da bunun göstergesiydi. Yani adam dert etmiyordu, kovsunlar da bedavadan Euro’ları indireyim modundaydı. Ole ise yeni transfer olmuş ve kendini kanıtlamak isteyen genç bir futbolcu gibi kıpır kıpır, bunu sevdim. Kendisine verilecek para da abartılı değil. 

Buradan Ole bizi uçurur, kaçırır dediğim anlaşılmasın. Neticeyi hep birlikte göreceğiz ama net olan şu ki kesinlikle istekli ve iyi niyetli bir insan. İkide bir “Cevapları uzun tuttuğumun fakındayım ama heyecanlıyım” tarzı sözlerinden samimiyetini de anlayabiliyoruz. Bir de genel olarak kuzeylilerin aksine soğuk değil tam tersi sıcakkanlı biri olduğu anlaşılıyor. Bu da bana, bizim kültürümüze daha çabuk adapte olabileceğini düşündürdü. 

“Paramız ve zamanımız kısıtlı, bu yüzden boşa atacak kurşunumuz yok; bize en verimli transferleri yapacağız” demesi de ümit vericiydi. Bu kendisinin, kulübün ekonomik durumuna da vâkıf olduğunu gösteriyor. Şimdi hep birlikte yeni aşçımızın bu malzemelerle ve yeni katacağı baharatlarla nasıl bir yemek yapacağını izleyeceğiz. Umarım Beşiktaş taraftarına tadına doyum olmayacak bir yemek sunar. Sergen’in isteksizliği ve bize attığı kazık düşünülünce kimin efsane kimin kestane olduğunu daha iyi göreceğiz. 🦅