Tek Umudum Sensin Obi-Wan..

Bilimkurgu sinemasının1 numaralı filmi kişiden kişiye değişir..

Bizim @voyager’a sorsan, İnterstellar der..

E tabii, genç çocuk.. Daha öncesini görmemiş, tanımamış, yazık.. Çaresiz.. Üstüne gitmez, bir laf etmez, “he, he..” der geçersin..

Ben garip kardeşinize soracak olursanız, yanıtı tektir bu sorunun.. 

Bilimkurgu sinemasının gelmiş geçmiş en müthiş filmi 2001’dir.

2001: A Space Odyssey..

Ne var ki Bilimkurgu sinemasının başyapıtı olması, bir başka filmi beğenmemize engel değildir, elbette..

Bu meyanda Star Wars serisi de bu türün kült yapımlarından biridir, elbette..

Serinin A New Hope adlı ilk filminde olaylar ve aslında her şey, Luke Skywalker’ın R2D2 adlı robotun gizli bir bölgesinde tesadüfen bulduğu titrek bir video kaydıyla başlar..

Sonradan Prenses Leia olduğunu öğrendiğimiz bir genç kız “Tek umudum sensin Obi-Wan..” demekte ve o andan sonra görüntü sonsuz tekrara düşmektedir..

Şimdi, hepinizin bildiği gibi bizim @deliziya namıyla maruf üye kardeşimiz(yazık be!..) günlerdir “Santos şöyle, Santos böyle..” diye elin adamına övgüler düzmekte, güzellemeler yapmakta..

Hayır, yapsın garibim, lafımız sözümüz yok.. Lakin bir dur durak bilse, ne güzel.. Değil mi?..

Ama yook!.. Bizimki yokuş aşağı inerken freni patlamış Tır gibi(maazallah..) kaptırmış gidiyor..

Dur, diyoruz, olmuyor.. Yahu, diyoruz, dinlemiyor.. Sakin biraz, diyoruz, daha da azıyor..

Sapsız balta gibi, adeta, hedefe kilitlenmiş gidiyor bizim Deli Bey..

Maazallah, ya birine zarar verecek bu gidişle, ya sert bir kayaya çarpıp kendini bitirecek..

Durumun farkında olan, gidişatın kaçınılmaz neticesine vakıf olan bütün üyeler ellerinden geldiği ölçüde bu kardeşimizin hezeyanlarını dizginlemek için türlü çeşitli yollara baş vurdular.. 

Hatta içlerinden, bugüne kadar akıllı uslu, ağırbaşlı olarak bildiğimiz bir kardeşimiz (ismi lazım değil, o kendini bilir) bu telaşın etkisi altında ve elbette yardımcı olabilme amacıyla anket açma yoluna baş vurarak Deli Bey kardeşimize yol göstermeye kalkıştı, düşünün.. (Tööbe töbee..)

Neyse efendim, kendim dışındaki herkese salladığıma göre sadede geleyim:

Dünkü maç sonu basın toplantısında bu Santos adlı hoca eskizinin(abartıdır) konuşmasını dinlediğimde aklım durdu ve dahi Deli Bey kardeşimin söyleyegeldiği lafın sözün -tee ufkun ötesindeymiş gibi uzak bir mesafede de olsa- gerçek olabilme ihtimali çıkıp geldi ortalık yere, iyi mi?..

Ne dedi peki bu toplantıda hocamız?

Kabaca toparlarsak, ana fikir olarak dedikleri şunlar:

“Bu oyun kabul edilemez.

Bu oyun bize yakışmaz.. 

İlk 20(bana sorsa 45) dk.lık oyunumuzdan memnun değilim..

İkinci yarı toparlandık..

İleride daha iyi olacağız..” 

Vesaire, vesaire..

Yani, haftalardır yana yakıla şikayet ettiğimiz konu(lar)dan hocamız da memnun değilmiş arkadaşlar(ciddiyim).. Dinledim, aklım durdu valla.. 

E böyle olunca da şööyle bir silkinip kendimi dinledim doğrusu..

Ulan?.. Bizim Deli Bey’in dedikleri doğru olabilir mi acaba?..

Bizim hoca müsvettesi(abartının dibi) Ziya kardeşimizin dediği meseleye hakim olabilir mi yoksa?

Kafamda deli sorular..

Aklımda dolanıp duran bir cümle:

“Tek umudum sensin Deli Ziya.. “

“Öngörülerinin doğru olma ihtimali mevcut mu yoksa?..”

Ulan Deli.. 

Ulan Sandoz.. 

Ulan ben.. 

Hele de bilhassa Ulan ben..

….

Not1: Gülelim diye yazılmış, laf olsun torba dolsun diye ona buna sataşılmıştır.. Kimse alınmasın, gücenmesin, takılmasın.. Sürçülisan etti isem(ki ettiğimi bizzat ben, kendim, biliyorum) affolunsun.. Gülünsün, geçilsin diye yazılmış olduğu için lütfen gülünsün ve de geçilsin.. Hatta adı geçenlerden Voyager namıyla maruf kardeşimiz dönüp cevap versin.. Paskal, FerMe, Cordobi, Bizim Yunus gibi adı geçmeyen kardeşler de görüş bildirsin.. Yaptığımdan pişman değilim.. Bugün olsa yine yaparım.. Efendim? Bugün mü zaten?.. E, tamam o zaman, cezama razıyım.. 

Not2: Basın toplantısı konusu doğrudur.. Dinlemeyen dinlesin.. Hoca da beğenmiyor halihazırdaki oyunumuzu.. Bu da demektir ki: Düzeliriz inşallah.. 

Düzelir miyiz acep, hey Allah?..