içinde

Unuttuğumuz Bazı İşler…

Bakın, önümüzde sadece bir derbi yok. Bu derbi ülkenin en lanet, en şirret takımı ile oynanıyor. Elbette galibiyet çok önemli. Ama daha önümüzde FB maçı var. Trabzon maçı var. Nice önemli maçlar var.

Sönük bir taraftar rakip için kolaylıktır. Kendi takımımız için ise etkisiz elemandır. Hatta onlar için de rehavet vesilesidir. Coşkulu ve manyak bir taraftar grubu ise hakem de dahil herkes için çok sıkı bir göz dağıdır.

Başlama vuruşuyla yaptığımız üçlü tezahüratı harika bir şey. Türkiye’de bütün tribünlere de bizden yayıldı. Eyvallah. Ama yetmez. Zira bu coşkulu başlangıç artık 2-3 dakika sürüp yavaşça sönmeye başladı son zamanlar.

Futbolda etkili bir tribünün anahtar kelimesi “abartı“dır arkadaşlar. Zira o şovu daha görkemli kılan da bu abartıyı süslü bir hale getirmektir.

Kendi Oyuncularımız için:

Bir kere takımın en ufak bir olumlu hareketi dahi abartılı bir şekilde alkışlanmalı, “ooo”, “oleeyyy” vs. türünden coşkuyla reaksiyon verilmeli: 

Faydası:
1) O olumlu harekleti yapan, güzel pası veren, çalımı atan, şutu çeken vs. oyuncumuz daha da motive olur. Onaylanma hissiyle özgüveni artar. Daha da iyi işler yapmaya isteği çoğalır.

2) Takım “iyi gidiyoruz”, “taraftar mutlu” veya “bu taraftar daha iyi oynamamı hakediyor” hissine gark olur.

3) Rakip “Beşiktaş iyi oynuyor” hissine kapılır. Psikolojik baskıyı hisseder.

Hakem için:

Anahtar Kelime: Uzun süren ve şiddeti hiç azalmayan tepkiler

Hakemin kararı HER NE OLURSA OLSUN bizden yanaysa alkışlarla, aleyhimiz ise şiddetli bir yuhlamayla tepki vermeli. Bir hakemi (ciddi anlamda) kötü bir kararından sonra oyunu bırakıp 5 dakika boyunca her ne olursa olsun yuhladığını düşünsenize 30 bin kişinin..

O hakem psikolojik olarak her saniye biraz daha ezilecektir. Bu iş PSİKOLOJİ işi arkadaşlar. İnsan kalp ve ruh taşıyan bir varlık. Kan basıncı var, duyguları var. Etkilenmemesi mümkün değil. MÜMKÜN DEĞİL.

Yani kötü bir kararı, hatta eyyam yaptığını aşikarane gördüğümüz bir kararı 10 saniye ıslıklayıp bırakamayız. Bırakmamalıyız! O karara ne kadar ŞİDDETLİ ve UZUN SÜRE tepki verirsek, o kadar bize geri dönüşü olacaktır. En azından maçın geri kalanında bir daha böyle bir şeye yeltenmeyecektir.

Faydası:
1) O maçta hakemi dizginlersin.
2) Rakip oyuncuya sıkıysa bir daha yap, seni attırırız bu hakeme mesajı vermiş olursun
3) Sonraki maçların hakemlerine “şşşh aloo, ona göre!” demiş olursun.

Rakip Oyuncular için:

Burada da anahtar kelime “yuhlama“dır arkadaşlar. Dikkatinizi çekerim, ıslık değil, psikolojide çok daha etkili olan yuhlama. 

Her faullarine çılgınca yuhlama.
Her didişmelerine ve artistliklerine yuhlama.
Zamanı geçiren kaleciye veya oyuncuya (ıslık değil) yuhlama!
Hakemle konuşan oyuncuya yuhlama.
Sert veya yumuşak olsun, her yaptıkları faule yuhlama…

Yuhlama hem ıslıkla aynı anlama gelen bir tepkidir ve hem de bireysel olarak insanlar üzerinde daha doğrudan ve daha negatif etkiler bırakmaktadır.

Bunlar daha da çoğaltılır ama ahkam kesiyor gibi görünüp sizi sıkmak istemiyorum. Zira aslında bunların çoğunu bildiğinizin farkındayım. Ama bazen de böyle hatırlatmalar gerekiyor işte. Bu zaman da böyle bir zaman. İlla ki maça giden dost ve kardeşlerimden buraları okuyanlar vardır, olacaktır.

Herkes Sergen Hoca ile ilgili, taktiklerle, kadrolarla ilgili yeterince konuşuyor zaten. Ben de biraz “kendimizle”, kendi işimizle ilgili konuşmak istedim. Ne de olsa “iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır” demiş büyüklerimiz. Biz bazen kendi sorumluluklarımızı unutuyoruz gibi görünüyor.

Kendi oyuncunu maç sırasında yuhlama olayına ise hiç girmiyorum. Aklım almıyor benim öyle işleri. Bu konuda kendini haklı görenler, kendisi bilir. Ama bir tepki vereceksen bile bunu vermenin binbir türlü yolu varsa, bunun en kötü en berbat en zararlı yolu sahada maç sırasında yapmaktır.

Bu adamların  hepsi sosyal medya kullanıyorlar. Çocukcağızlar maçlardan sonra haklarında neler söylendiğini merak edip bakmıyorlar mı sanıyoruz? Elbette bakıyorlar. Forumlara da giriyorlar, TV’lere de bakıyorlar, instagrama da twitter’a da… Oralarda hunharca eleştirebiliriz. Kendilerine direkt mesaj bile atabiliriz. Veyahut hesaplarındaki paylaşımlarının altına yorumlar yağdırabiliriz. En olmadı MAÇTAN SONRA, ya da hiç değilse 89, 90. dakikalarda, 90+ larda yapabiliriz ne yapacaksak. 

Ama maç oynanırken……? Belki bir can havliyle gol atabilecek, gol pası verebilecek, ne bileyim harika bir iş yapabilecek bir adamın, BENİM OYUNCUMUN moralini iki paralık etmemin bana ve takımıma ne gibi bir faydası olabilir? O yüzden en sağlıklısı tepkileri bir miktar ertelemektir kanaatimce.

Ama inşallah biz yukarıda bahsettiğim şekilde coşkulu ve çılgın bir taraftar profili çizersek maç boyunca, son dakikalardaki işlere zaten pek gerek de kalmayacaktır inancındayım.

Sevgi ve selamlarımla…

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin