içinde

''Winner''…

Az evvel Roland Garros çeyrek final maçında Nadal- Schwartzman maçını izledim. Maçı izlemediyseniz bir yerlerden bulup izleyin. Çok fazla şahit olamadığımız görüntüler vardı bu maçta..

Nadal setlerde 1-0 öne geçtikten sonra, Schwartzman öyle inanılmaz bir reaksiyon verdi ki, Nadal’ı çok zor durumlarda bırakarak maçı 1-1’e getirdi. 3. setin ortasında Schwartzman oyununun zirvesine çıkıp, 4-3 öne geçti sette. Hem oyunun momentumunu hem de çılgın bir seyirci desteğini arkasına aldı. 

Maçı kaybediyor dediğim Nadal, 3 dakikalık aranın ardından öyle bir dönüş yaptı ki, seti 6-4, bir sonraki seti de 6-0 kazanıp yarı finale çıktı. Yarım saat içinde Arjantinli sporcuyu resmen çiğ çiğ yedi, paralize etti..

Sporun içinde yetenek, dayanıklılık ve oyun bilgisi elbette çok mühim olgulardır. Bu meziyetler bir sporcuya üstün başarılar da kazandırabiliyor haliyle. Ama bu meziyetlerin önünde öyle bir nitelik var ki, bu niteliğe sahip olan sporcular başka bir seviyenin unsuru oluyorlar. Bu nitelik, başlıkta da değindiğim gibi ”Winner Karakterdir”. Bir winner nasıl olunur sorusunun cevabını Nadal çok feci bir şekilde verdi bugün..

Winner karakterin ülkemizdeki sayılı karşılıklarından birisi de Sergen Yalçın’dır. Bu yıl kazanılan kupaların temelinde de bu ruh yatmaktadır. Maç sonu röportajlarda verdiği her mesaj, ölçülü tehditkarlık, akıllı sorular ve patron imajıyla ben dahil çok kişiyi mest etmiştir. Hatay maçı öncesinde son dönemde hiç görülmemiş bir meydan okumaya kalkışması ve bu meydan okumayı rakibi paramparça ederek gerçeğe dönüştürmesi, Sergen Yalçın’a inanılmaz bir seviye daha atlatmıştır. Hatay maçına yönelik şike iddiasının içi bomboş bir rezillik olduğunu herkes biliyor. Bu iftiranın esas amacı Beşiktaş’ın şampiyonluğuna leke sürmekten çok, Sergen Yalçın’ın tarihi meydan okumasının içini boşaltmaktır. Çünkü Sergen Yalçın’ın hangi noktalara ulaşabileceğini görüyorlar ve bundan deli gibi korkuyorlar. 

Artık Sergen Yalçın kendisine yapışmış olan şımarık çocuk imajını yırtıp atmış, kendi camiasına yüksek bir güven, rakiplerine de psikolojik üstünlük sağlamıştır. Gördüğüm en zeki adamlardan biri olan Sergen Yalçın, bu durumun fazlasıyla farkında. Yakaladığı rüzgarla art arda kupalar kazanmak istiyor. Rakiplerinin halini de iyi analiz ettiğinden, eline geçen bu tarihi fırsatı iyi kullanıp Fatih Terim totemini yıkmayı arzuluyor. En son verdiği röportajda da bunu çok net bir şekilde dile getirdi zaten..

Her şeyin ötesinde Sergen Yalçın, son 30 yıldır Beşiktaş camiasının reytingi uzak ara en yüksek figürüdür. Camia içinde muadili de yoktur. Sezon içinde Beşiktaş’ın ASİ RUHU ile kralını tanımayıp, herkese her tondan hak ettiği ”ayarı” vermiş, kendi ASİL RUHU ile, hiçbir olumsuzluktan dert yanmayarak, ”FARKETMEZ” gibi olağanüstü bir sloganla gereğini yapmıştır..

Kendi beyanatında dile getirdiği üzere, bu adam para değil başarı istiyor.

Bu sene kanıtladığı üzere daha iyi koşullarda daha iyisini yapabileceğini biliyor ve taraftarına inandırıyor..

Bugün arabada uzun süredir mikrofonlardan uzak kalan Ahmet Nur Çebi’nin (18 saattir suskundu) Radyospor’a verdiği röportajı dinledim. Röportajda hocayla görüşüldüğünü ve ”her türlü olasılığın bulunduğunu” dile getirdi. Daha fazlasını yazamıyorum..

Kısa kesiyorum..

İş bilmezliğiniz, hantallığınız ve küçük hesaplarınız yüzünden Beşiktaş taraftarının bir kesimi de artık Sergen Yalçın’a ”paracı” diyor..

Çözemediğiniz her iş, lehimize çok büyük avantajlar yaratacakken, devasa problemler olarak karşımıza çıkıyor.

Gerçekleştirdiğiniz her röportaj, Beşiktaş’ın karşısına çözülmesi gereken başka bir sorun olarak çıkıyor. (Avrupa’ya gidecek takımlara torpil yapın” diyen, bu cümleyi bin tane doğru kullanım şekli varken torpil kelimesiyle kuran bir başkanı var Beşiktaş’ın..)

Kulübün ekonomik durumuna gösterilen hassasiyeti saygıyla karşılamakla beraber, hızlı kararlar alabilen, yeri geldiğinde risk alabilen, az konuşarak Beşiktaş Başkanlık Makamı’nın ağırlığını koruyan ve hocada gördüğümüz winner ruhu taşıyan bir yönetim görmek istiyorum.

Son 1 aydır her gün izlediğimiz yöneticileri, aynı hakemin üst üste iki kez Beşiktaş maçına çıkarılarak Beşiktaş’a meydan okunduğunda da görmek istiyorum..

Tüm bu yazdıklarımdan Emre Kocadağ’ı ayrı tuttuğumu belirtmeliyim. Her yönüyle muazzam bir yöneticilik yapıyor kendisi..

(Yazı sebebiyle canını sıktığım, üzdüğüm kardeşlerim varsa lütfen kusura bakmasınlar. Ama çok dolduk artık)

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Başkan’ın hataları tabii ki var Serdar kardeşim. Bizim için asıl olan Beşiktaş’tır. Diğerleri gelir ve geçer. Ancak dikkat edilecek husus optimum faydayı sağlamak olmalı. Hoca tabii ki ücretinde artışı hak ediyor. Ama Beşiktaş’ın bu ekonomik durumunu sürdürebilmesi için herkesin fedakarlık yapması lazım. 7 milyon azdı, eyvallah ama 30 milyon gerçek çıkarsa kusura bakmasın biz Sergen’in Beşiktaş’ı para işin bırakıp gittiği zamanları da biliyoruz. O zaman da Beşiktaş benim evim vs. diyordu ama hangi formaları giydiğini de unutmadık. Başkan fedakarlık yapıyor, cebinden para veriyor, Sergen Yalçın ise işinin karşılığı olan parayı alıyor. Dolayısıyla bu işi uzatmamalı diye düşünüyorum. Belki sığ bir bakış açısı diyebilirsin ama benim bakış açım bu ??‍♂️.

    • Estağfurullah kardeşim sığ bakış açısı olur mu hiç..

      Bu işin doğasında bu vardır. Teknik direktörler, çocukluklarından itibaren yoğun emek vererek futbolculuk yaparlar. Kendi performansları, kendi başarıları, kendi emekleri neticesinde futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlık yaparlar. Yaptıkları teknik adamlığın parasal bir karşılığı olur.

      Başkanlar ise, çoğunlukla babadan kalma zenginlik ile kulüplerde yönetici olurlar. Herhangi bir meblağ ile hiçbir şekilde yapamayacakları reklamlarını bu sayede yaparlar. Kulüplere verdikleri paraları giderken misliyle alır, üstüne geniş kitleler üzerinde saygınlığa sahip olurlar. Bunun da ufak bir bedeli olur 🙂

      Lig 25 gün önce bitti kardeşim. Bir kupa maçı sonrasında Sergen Yalçın’a sorulan mukavele sorusu üzerine hoca kızarak ”Yöneticiler sorun yok diyorlar ama bu işler öyle olmaz. Görüşmeyle olur, yazılı mukavelelerle olur” dedi..

      Yani bu iş 6 ay önce tereyağından kıl çekilir gibi çözülebilecekken, her iki tarafın da yıprandığı bir hale büründü..

      Yönetim, Beşiktaş’ın şampiyon olmasını bekledi mukavele için. Bu korkunç hatanın bedeli de olur, oluyor..

      3
      1